Yeni Güvenlik Ekosistemi ve Hukuku

Haber

Çok değerli Başbakan Yardımcısı, Sayın Bakanlar, Sayın Valilerimiz, Sayın Büyükelçiler, Rektörlerimiz, Nişantaşı Üniversitesi’nin değerli Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu Hocamız, ...

Çok değerli Başbakan Yardımcısı, Sayın Bakanlar, Sayın Valilerimiz, Sayın Büyükelçiler, Rektörlerimiz, Nişantaşı Üniversitesi’nin değerli Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu Hocamız, yine Türk Savunma Sanayii’nin dönüşümünün mimarlarından duayen büyüğümüz Dr. Vecdi Gönül Beyefendi, Katar Silahlı Kuvvetleri’nden üst düzey katılımla General Al-Marri başkanlığındaki dost ve kardeş heyetimiz; hepinize hoş geldiniz diyorum. Tolga Bey’in de açılışta kısa özetini verdiği Konferansımızın başarılı olmasını diliyorum.

Türkiye’nin temel güvenlik kurumlarından buraya katılım sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan, Millî Savunma Üniversitesi’nden, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin farklı birimlerinde görev yapan uzmanlardan, Polis Akademisi’nden, Cumhurbaşkanlığımızdan kurumsal ve kişisel katılım sağlanabilmiş olmasını da buradaki tartışmaların ve sonuçların paylaşılabilmesi ve uygulanabilmesi açısından çok önemli bulduğumuzu ifade etmek ve bu kurumlarımıza da en içten teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.



İstanbul Güvenlik Konferansı ile Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu’nun gerçekleştirilmesinde partner kurumların çok büyük emek ve özverisi var. Nişantaşı Üniversitesi ve Katar Silahlı Kuvvetleri Stratejik Araştırmalar Merkezi bunların başında geliyor. Onun dışında da yine bu konferansa sponsorluk sağlayan SUR International firmasına özellikle teşekkür ediyorum. Bu firma hem Türkiye’nin stratejik envanterinde önemli bir enstrüman hem de iş modeli itibarıyla bulunduğu ülkelerde çok farklı klasik ürün satan veya yatırım yapan bir modelden çok, daha katılımcı ve paylaşımcı bir modelle Katar, Sudan, Nijerya başta olmak üzere birçok ülkede etkinliğini güçlendiriyor. TÜRKSAT’a da sağladığı destek için içten teşekkür ediyorum. İlgili devlet kurumlarımızın, Dışişleri Bakanlığımızın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Emniyet teşkilatımızın ve birçok kurumun lojistik ve kurumsal katkıları oldu. Onlara da içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Dünyadaki temel trendlere baktığımızda ‘’mikro-milliyetçilik’’, ‘’entegrasyon’’ ve ‘’öngörülemezlik’’ üzerinden gelişen küresel rekabette güvenliğin, hayatın ve devletin yeni doğasını belirleyen meydan okumalar; ‘’kaynak ve paylaşım krizi’’ (borç-para-borç ilişkisi içerisinde artık üretilecek türev kaynak kalmamış olması), ‘’üretim-tüketim-büyüme’’ formülünün sürdürülemezliği (3 Ağustos 2017 itibarıyla bu yılki dünya üretimini bitirdik şimdi stoktan yiyoruz), Çin kaldıracı ile ‘’orta sınıfın tasfiyesi’’, “enerji, su ve gıda güvensizliği“, hayatın her alanında “4. boyuta geçiş“ “işgücünde insan kaynağının tasfiyesi“, değişen devlet doğası ve beklenti yönetimi temelinde “sert güçten yumuşak güce geçiş“ olduğu temel referanslar olarak şekillenmektedir.

Tüm bu temel parametreler içerisinde, teknolojideki dönüşümler; yapay zeka, sanal/artırılmış gerçeklik ve mobilite merkezli gelişerek güvenlik başta olmak üzere tüm insan hayatını ve doğasını değiştirmeye adaydır. Birkaç yıldır duymaya başladığımız ve son bir yıldır da yenisi eklenen ‘’Endüstri 4,0’’ ve ‘’Toplum 5,0’’ kavramlarının dünyanın dönüşümünde bu tartışmayı yönetmek açısından önemli başlıklar olduğunu ve iyi incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunları Batı’dan ya da Doğu’dan ithal ederek çevirmekten ziyade; buradaki temel felsefeyi, hayatın dönüşümü ile ilgili gerçekleri algılayabildiğimiz ölçüde uyum sağlayabileceğimizi düşünüyorum.

Bir diğer etken de Çin’in dünya sahnesinde her geçen gün etkinleşmeye başlamasıyla oluşturduğu türbülanstır. Yeni İpek Yolu projesi ‘’One Belt - One Road’’ hem karadan hem denizden 64 ülkeyi ilgilendiren bir küresel entegrasyon projesi olarak şekilleniyor. Çin’in şu an kıta dışına çıkacak bir askerî gücü olmadığı için, kısa süre önce Afrika’ya bir askerî birlik gönderdi. Bu 64 ülkenin, göreceli şekilde istikrarsızlık riski ile karşı karşıya olduğunu da, güvenliğin doğasını değiştiren olaylar açısından görmemiz gerekiyor. Çünkü uluslararası sistemin böyle küresel bir entegrasyonu desteklemesini ya da buna sessiz kalmasını beklemek tarihle çelişecektir diye düşünüyorum.

‘’Yeni Güvenlik Ekosistemi ve Çok Taraflı Bedeli’’ yeni bir kavram ve bedel konusu, daha çok Başkan Trump’ın iktidara gelmesiyle çok fazla konuşulmaya başlanmış bir süreç. Çünkü Batı’daki ekonomik daralmaya bağlı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin artık güvenlik otoritesinden kaynaklanan, dolaylı gelirlerle yetinmeyip direk gelirlere odaklanmak istediği noktasında bazı sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. Başkan Trump Almanya’ya NATO kapsamında, geriye dönük 375 milyar dolarlık bir fatura çıkardı ve Almanya bunu ödemeyeceğini söyledi. Ödenip ödenmeyeceğini zaman gösterecek. Yeni bir güvenlik ekosistemi geliyor ve daha da önemlisi bu ekosistem kendi hukukuyla birlikte geliyor.

Örneğin; zengin petrol kaynak ülkeleri ile ilgili bir tartışma var. Belki de birkaç yıl içerisinde daha da görünür hâle gelecek; “Efendim, bu insanlar bu kaynakları hak etmek için orada doğmak dışında hiçbir şey yapmadılar, bu kaynaklar uluslararası bir sistem tarafından dünya için idare edilmelidir“ şeklinde bir tez var. Bu durum büyük türbülanslara sebebiyet verecek, realize olabildiğinde oluşacak uluslararası sistemi kimin idare edeceği de güç dengesine göre belirlenecektir. Dolayısıyla güvenliğin ekosistemi değişiyor ve hukukuyla birlikte geliyor. Biz İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra alıştığımız uluslararası hukuk içerisinde yargılıyoruz ve olmaz deyip atıyoruz. Başkan Trump’ın başkanlığının, ‘’güvenliğin bedeli’’ tartışmaları açısından bir milat olduğu kanaatindeyim. Yakın zamanda Suudi Arabistan ile yapılan, 110 milyar doları silah olmak üzere 350 milyar dolarlık anlaşma ve ardından yaşanan Körfez Krizi gibi gelişmelerin tesadüf olmadığını düşünüyorum. Tabii, ‘’güvenliğin bedeli’’ kavramını burada uzmanlarımız enine boyuna tartışacaklar ve bu yeni güvenlik ikliminin hem iç hem dış politikada ciddi bedelleri olacaktır. Bunu nasıl yöneteceğimiz cevap aramamız gereken en önemli sorulardan biri.

Güvenlik-demokrasi ikilemini de çok daha fazla yaşayacağız. Çünkü orta sınıfı eriyen ve güvenlik ekseni sofistike bir zemine kayan ülkelerde demokrasinin yaşatılması çok zor. “Güvenlik bize otoriter rejimler mi getirecek“ sorusunun daha fazla tartışılması gerektiğine inanıyorum. Orta sınıfı olmayan ülkelerde otoriter rejimler ya da kaosun iki seçenek olarak önümüzde durduğunu da görmemiz gerekiyor. Bölgesel ve küresel güvenlik iş bölümünün nasıl yapılacağı ve bedelinin nasıl paylaşılacağı da önümüzdeki dönemin tartışmaları olmaya aday. Güvenlik üzerinden yeni ittifakların gelişmesini ise Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin aldıkları risklerden ve inisiyatiflerden okuyabiliyoruz.

Konferans bünyesinde gerçekleştirilecek Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu da tarihi bir ilk. Ümit ediyorum ikincisi de olacak. Körfez Krizi’nin de, bir ‘’güvenliğin bedeli’’ krizi olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu, Katar açısından bir an önce aşılması gereken bir handikap ki Türkiye burada - diğer dost ve kardeş ülkelerle de dengeleri koruyarak - Katar için pozitif ayrımcılık ile destek veriyor ve Katar’daki askerî üssümüz her geçen gün daha da güçleniyor. Bu hem güvenlik anlayışını hem de devlet altyapısını bu kaldıraç ile re-organize etmek açısından Katar için büyük bir fırsat. Onların da bunun farkında olduklarını ciddi temaslarımdan görüyorum. Güvenlik ve güvenliğin bedeli ile ilgili kavramların önümüzdeki dönemde daha fazla artacağı bir ortama giriyoruz. Hem İstanbul Güvenlik Konferansı’nın hem de alt etkinliği olan Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu’nun güncelde ve teorikte önemli çıktılara ev sahipliği yapmasını diliyorum. Yarın sabah özel bir oturumda İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’yu ağırlayacağız. Bugün 09.00-17.00 saatleri arasında Sayın Başbakanımızın başkanlığında Savunma Sanayisi İcra Komitesi Toplantısı programı olduğu için Savunma Bakanımızın gelmesi mümkün olamadı. Fakat akşamki gala yemeğine Sayın Bakanın veya Sayın Müsteşarın gelmesini bekliyoruz, ümit ederim gelirler. Tekrar tüm konuk Bakanlarımıza ve tüm hazıruna en içten saygılarımı sunuyorum. Organizasyonda emeği geçen Tolga Sakman, Ayşenur Yılmaz ve Ufuk Çiçek başta olmak üzere tüm TASAM yönetimine, ekibine, Başkan Yardımcılarımız çok değerli Büyükelçilere, Fahri Erenel Paşamıza ve zikredemediğim tüm isimlere ve kurumlara en içten teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunuyorum.
İstanbul Güvenlik Konferansı 2017 ile Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu
TASAM Başkanı Süleyman Şensoy’un Açılış Konuşması | 02.11.2017, İstanbul
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2782 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1118
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Son yıllarda teknolojideki ilerlemeler ve uluslararası serbestleşme faaliyetleri, üretim, tüketim ve finans alanlarında küreselleşmiş bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu küreselleşme sürecinin önde gelen aktörlerinden olan çok uluslu şirketler, birden çok ülkede faaliyet göstermektedi...;

Küresel ekonomide son yıllarda bilhassa Çin, Hindistan ve Endonezya gibi kalabalık nüfusa sahip ülkeler, önemli büyümelerin gerçekleştiği ülkeler olarak göze çarpıyor. Bu ülkeler, küresel ekonomik büyümenin son derece kısıtlı olduğu son birkaç yılda büyümenin itici güçleri arasında yer aldı. Türkiye...;

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Avrupa Arktik Bölgesi için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Soğuk Savaş boyunca Arktik, Barents Denizi’nin nükleer silahlı denizaltılar ve yoğun askeri konuşlanmalar için bir operasyon sahası olduğu stratejik bir sınır hattıydı. ;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası“ olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği“ ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın son...;

Dünya sanki “delilik yürüyüşü“ne çıktı. “Topal ördek“ Biden ve ABD’nin dümen suyundaki İngiltere ile Fransa, Ukrayna’ya, Rusya’yı uzun menzilli ABD ve İngiliz-Fransız füzeleriyle vurma izni verdiler. Putin de Nükleer Doktrin’i, Rusya’nın nükleer veya konvansiyonel füzelerle vurulması halinde, sadece...;

Teknopolitik, teknolojinin dünya siyasetinde ve toplumsal yapıda oynadığı yeni rolü anlamak için kullanılan bir kavram. Bu kavram, teknolojinin ekonomik, politik ve kültürel dinamikleri nasıl dönüştürdüğünü ve yeni bir dünya düzeni inşa etmekte olduğunu anlatıyor. Teknoloji, artık sadece bir araç de...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...