‘‘Kendilerine şunu dedim: Eğer bunlar tehlikeli silahlarsa F-35 daha tehlikeli“
Hürriyet Gazetesi’nde yer alan habere göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Chicago’da iki gün süren NATO Zirvesi’nin ardından kaldığı Four Seasons Oteli’nde Türk gazetecilere açıklamalarda bulundu. Gül, hem NATO toplatıları, hem de yaptığı ikili görüşmelerle ilgili bilgi verirken ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede silahlı insansız hava araçları (İHA) konusunu gündeme getirdiğini belirtti, özetle şu açıklamarı yaptı:
Müttefike güvenmek gerekir
Bizim biliyorsunuz, bunlar taleplerimiz. Aslında yönetimin tavrı olumludur. Kongre’yi iknaya uğraşıyorlar. Kendilerine şunu dedim: ‘Eğer bunlar tehlikeli silahlarsa, F-35 daha tehlikeli. Biz Türkiye olarak F-35 alıyoruz, imalatında da ortağız, biliyorsunuz. O bakımından Kongre üyelerine de bunu böyle anlatmak lazım.’ Bu kadar önemli müttefik olan bir ülkeye karşı kıskanç davranmamak, güvenmek gerekir.
Türkiye-Suriye meselesi değil
Bu konu NATO çerçevesi içinde gündemde değildi ancak ikili görüşmelerde görüşüldü. Görüştüğümüz herkesi uyardık. Bu meselede de Türkiye’yi herkes yine çok takdir ediyor, oynadığı rolden dolayı. Bir dakika dedik, bu Türkiye ile Suriye arasında bir ikili mesele değil. Bu Suriye ile bütün uluslararası camia arasında bir mesele. Onun için BM Güvenlik Konseyi’nde, onun için gözlemciler gidiyor. Ama bu şekilde olmaz bu iş. Hepiniz taahhüdünüzü daha açık şekilde göstermeniz lazım ve daha sağlam durmanız lazım, bunları konuştuk. (BM ve Arap Birliği’nin Özel Temsilcisi) Kofi Annan’ın planının aldatıcı, zaman kazandırıcı bir şey olmaması lazım. Onun için böyle 300 kişiyle (Suriye’ye gidecek gözlemci) falan olacak şey değil. Belki birkaç bin kişinin gitmesi lazım.
Düzeltin derse, sözünü keseriz
Gayet açık İsrail’le ilişkiler. Bize birisi İsrail’le ilişkilerinizi aman düzeltir misin derken sözünü keseriz açıkçası. Bu Başkan Obama da olsa. İsrail’e söyleyin deriz, onlar ilişkilerini düzeltsin bizimle. Onu düzeltmeleri için de yapmaları gereken var. Onları yapmadıkları süre içerisinde ilişkiler düzelmez.
NATO’ya Türk genel sekreter
Şu anda işte iki tane çok önemli ordusu var NA-TO’nun. Birisi Türk’tür. Türkiye’nin üstlendiği görevlerde ne kadar başarılı olduğunu da herkes görüyor. Dolayısıyla Türkiye’nin giderek güçlendiği, ekonomik, diplomatik, bütün dünya kamuoyundaki görünürlülüğünün süratli bir şekilde yükselmesi, bunlar artık görülmeyen şeyler değil. Türkiye’ye olan sempatinin her coğrafyada artması... Bunun neticesinde tabi ki NATO içerisinde de Türkiye’nin zaten yüksek olan profili daha da yükseliyor açıkçası. Türkiye daha önemli sorumlulukları üstlenebilir, genel sekreter de dahil olmak üzere.
Hollanda gayet samimi
Kendisine (Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande) çok açık söyledim: ‘Sizin ne derdiniz var Türkiye ile’ dedim. Hangi konuda çıkar çatışmamız var? Sizin ve bizim çıkarımız çatışır, düşman gibi davranırız birbirimize... Var mı böyle bir şey? Yok. Dolayısıyla, yeni bir sayfayı açmak, yeni bir dönemi başlatmak yerinde. Ama eğer bizim bilmediğimiz bir şey varsa, söyle. Yani senden önceki başkan Sarkozy’nin kendi tavırları vardı. 20 yıl geçmiş, Fransa’dan Türkiye’ye bir devlet ziyareti yapılmıyor. Düşman mı Türkiye! Doğrusu Sarkozy’nin tersine bir durum var ortada. Bunların hep farkında olduğunu gördüm. O da gayet açık seçik, gayet samimi bir şekilde konuştu. Sarkozy’i çok iyi bildiğim için bu mukayeseyi yapabiliyorum.
Hürriyet, 23.05.2012
‘‘Aktivistlerin temennileri bizi alakadar etmiyor“
Akşam Gazetesi’nde yer alan habere göre, Askeri törenle karşılanan Başbakan Erdoğan ve Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani bir süre baş başa görüştü. Görüşmenin ardından, Türkiye ve Pakistan Hükümetler Arası Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı yapıldı. İki ülke arasında yüksek düzeyli işbirliğini öngören ortak bildiri ile birlikte 9 anlaşmaya imza atıldı. Ortak bildiride derin kökleri tarihe ve ortak kültüre dayanan yakın, dostluk ve kardeşlik bağlarının teyit edildiğine vurgu yapıldı.
Daha sonra Erdoğan ve Gilani ortak basın toplantısında soruları yanıtladı. Haberal'la ilgili konunun sıradan bir konu olmadığını ifade eden Erdoğan şöyle devam etti: 'Konunun ilişkili olduğu madde ciddi bir maddedir... Mesleki noktadaki taassupla bu iş ele alınırsa bu yanlış olur. Her mesleğin kendine has bazı savunulacak yanları veya savunanları çıkabilir. Ama burada da, mesleğinde çok başarılı bir insan olabilir. Ama yargı farklı şeyler ele almak ve bunları değerlendirmek suretiyle böyle bir karara varmıştır. Bize düşen sadece süreci izlemektir.''
Başbakan Erdoğan, Pakistan anamuhalefet lideri Navaz Şerif'le görüşmesine ilişkin 'Gilani ile Şerif'i biraraya getireceğinizi düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine şunları söyledi: 'Sayın Şerif ile Sayın Gilani arasında bir dayanışmanın olmasını isterim, Pakistan'ın çıkarı bunu gerektirir. İlk dönemlerde muhalefetin iktidarı desteklediğini biliyorum.Gilani'ye, 'Böyle muhalefet bizim başımıza' demiştim. Ama bizde böyle bir muhalefet ne yazık ki yoktu. Bugün aynı şekilde sürüyor. Bizim 'beyaz' dediğimize onlar 'siyah' der. Böyle bir muhalefet anlayışı olmaz.
Başbakan Erdoğan, NATO güçlerinin Afganistan'dan çekilmesiyle ilgili soruyu yanıtlarken de ''Şuandaki hedef 2014 sonu gibi görünüyor ama bu kesin bir süre değil. Bu, 2014'ten sonraya da sarkabilir. Türkiye olarak biz bütün ülkeler orayı terk ettikten sonra biz terk etmeyi düşünüyoruz. Biz kardeşlerimizi orada yalnız bırakmayı düşünmüyoruz. Onlar bize ne zaman 'Tamam, teşekkür ederiz' derlerse biz o zaman oradan ayrılmayı hedefliyoruz'' diye konuştu.
Akşam, 23.05.2012
Önceki Basında Dış Politika Bültenleri için Tıklayınız
( TASAM Ankara Ofisi tarafından hazırlanan Basında Dış Politika Bülteni'ni her gün internet sitemizden takip edebilir, önceki tarihlere ait Dış Politika Bültenleri'ne arşivimizden erişebilirsiniz. )