Giriş
Dünya tarihinde atom bombası bir kere kullanılmıştır. Ancak bombanın fiziki ve insani tahribatının askeri ve politik alanda yarattığı sonuçlar, dünya savaşını bitirmiştir. Özetle, yüksek teknoloji ürünü bir bomba, net bir siyasi sonucun alınmasını sağlamıştır. Bu nedenle 1945’lerin tek nükleer gücü ABD’yi dengelemek için önce Sovyetler Birliği bombayı üretmiş, onu İngiltere ve Fransa takip etmiştir. Bombanın çevre ve canlılar üzerindeki uzun süreli radyasyon etkisinin caydırıcılığı, yaşanan ciddi krizlere rağmen tekrar kullanılmasını engellemiştir. Atom bombasına sahip tek ve ilk Müslüman ülke ise Pakistan’dır.
Sovyet yanlısı Hindistan’ı dengelemek maksadıyla, Soğuk Savaş döneminde Batı blokunda yer alan Pakistan’ın nükleer bombaya sahip olmasına göz yumulmuş ve hatta yardım edilmiştir. Şimdi ikinci bir Müslüman ülke nükleer güce sahip olmaya çalışmaktadır. Bu ülke İran’dır. İran’ın son 10 yıldan bu yana devam eden ciddi anlamdaki nükleer enerji çalışmaları başta ABD olmak üzere, NATO ve müzahir ülkeleri korkutmaktadır. Çünkü bu çalışmaların atom bombasına dönüşebileceği düşünülmektedir. Bu gerçek bir korku mudur, yoksa böyle bir algı mı yaratılmak istenilmektedir? Ancak aynı şekilde 1974’den bu yana nükleer silaha sahip olan ve Ortadoğu’da bu alanda tekel konumundaki İsrail’den ise bahsedilmemektedir.