Serbest Ticaretten Korumacılığa Yalpalayan Dünya

Makale

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kıta Avrupa’sı iktisadi korumacılığı tercih ederken, denizaşırı bağları güçlü olan Birleşik Krallık serbest ticarete bağlı kalmış, buna karşılık, ABD...

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kıta Avrupa’sı iktisadi korumacılığı tercih ederken, denizaşırı bağları güçlü olan Birleşik Krallık serbest ticarete bağlı kalmış, buna karşılık, ABD ve Rusya ihtiyatlı (selektif) korumacılığı yeğlemiştir. Henüz ulus devletlerin olmadığı 18. ve 19. yüzyıllarda baskın olarak görülen ticari korumacılık, bir serbest piyasa ekonomisi alt yapısından uzaktı. Ancak ülkeler ikili ticaret anlaşmaları ile birbirlerinin olanaklarından daha fazla yararlanma yolunu hep aradılar.

Ulus devletlerin ortaya çıkması ile, özellikle sanayi devrimini yaşayan ülkelerde, sınai ve tarımsal çıkarları, başka uluslara karşı korumak tercihi, bir iktisadi siyaset amacı haline geldi. Sonra kim daha güçlü ve kim dünyaya egemen olacak savaşları zaten sadece serbest ticareti değil, ticaretin tümünü engelledi. Bu arada, İngiltere’nin deniz aşırı ticareti bile, sömürgelerindeki bağımsızlık mücadelerinin anaforuna kapıldı. Rusya, Sovyet imparatorluğunu, kurup, uyduları ile birlikte 1990’lı yıllara kadar dünyaya kapandı. Çin de aynı tercihi “uzun yürüyüş“ün izinden yapınca, dünyanın dörtte üçü zaten, geri kalanından kopuk yaşadı. O eğri kalan dörtte bir de kendi içinde birbiri ile bütünleşmenin farklı yollarını, bölgesel birleşme ve uzlaşma çözümleri ile sağlamaya çalıştı.


Küreselleşme ve Küreselleşen Ticaret

1970’li yıllardan itibaren yeniden serbest ticaret havariliğini, 1990’lı yıllardan itibaren ise küreseleşmeyi daha fazla duyar olduk. Oysa dünyanın her ikisi ile olan deneyimi çok eskiye gider. Bana “küreselleşme yeni bir şey“ demeyin. Evet dot.com devrimi ile, teknolojik iletişim ağlarının kurulması yepyeni. Ama Roma imparatorluğunun, Britanya adalarından, Hindistan’a, Kuzey Afrika’ya uzanan mimari ve su aktarım teknolojileri de bir tür küresel atılım örneği değil mi? Hızlı uçak ve mobil telefonlar yeni. Hızlı Okyanus şilepleri ve sonar sistemlerle balık avlamanın yanı sıra, vücudun her organını gözleme de yeni. Bunlar mühendislik dehası buluşlar.Yine de küreselleşme ve küreyi küçük bir köy haline getirmeyi düşleme erki eski. Küresel ticaretin serbestleştirilmesi ile ilgili kurallar manzumesi ise yine 1970’li yıllardan itibaren oluşturuldu. Yeni teknolojiler, geni değiştirilmiş ürünler de dâhil olmak üzere tüm tarım ve sınai ürün üretimi, ulaştırma, finans ve ödeme imkânlarını besleyince kazanım değişen kurallar, kalkan (azalan) ticari engellerle birlikle dünyanın kazanımı oldu. Biz 1990’lı yıllardan itibaren dünyada işte böyle bir kazanımı yaşamaya ve serbest ticaretten bir kaç şekilde yararlanmaya başladık.


Kim ve Ne Kazandı? Kim Ne Kaybetti?

Önce GATT (General Agreement on Tariffs and Trade), WTO (World Trade Organization) oldu. İçeriğini, yapısını ve kapsama alanını yeniledi. Üye sayısını arttırdı, ticarete konu olan emtia tanımını genişletti. Tropikal tarım ürünleri bile Kuzey ülkelerinin soğuk piyasalarında boy göstermeye başladı. 2000 yılların başından itibaren, Çin de dev kazandaki yemeğe önce maydanoz oldu, sonra kazana kocaman bir kepçe sokup karıştırmaya başladı. Sonra Doha Ticaret gündemini hatırlayın. Bu adeta serbest ticaretin reçetesi oldu. Ticarete konu olan mal ve hizmet sayısı ve miktarı zaman içinde arttı. Ticarete katılan ülke sayısı da öyle. Standardlar gelişti, ölçüler uyumlaştırıldı. Zenginlik arttı, yeme, giyinme ve yaşama alışkanlıkları değişti.

Zengin daha zengin oldu, ama fakir sayısı azalsa bile fakir daha fakir haline geldi. Üstelik artık insan olmanın onuru ile özlemler arttı. Ama ticaret ne kadar serbestleştiyse, bir o kadar da muhalif orada, burada, her yerde sesini duyurmaya, serbest ticarete karşı çıkmaya başladı. Yaktı yıktı ve serbest ticaretin sınırlandırılmasını istedi. Kriz dönemleri hariç, ülkeler ekonomik olarak büyüdü. Ama büyüme otomatik olarak yeni iş artışı yaratmadı. Teknoloji de işe yardımcı olmadı. Robotlar, vasat zekâlı insanı piyasa dışına itti. Bu durumun en çok teknoloji yaratan ülkelerde görülmesi ve zorlukların en fazla buralarda hissedilmesi, işte bugün ABD de yeniden “korumacılık“ söylemlerini kullanan bir işadamı Başkanı iş başına getirdi.


Verilen Sözler ve Şimdi En Büyük Tehlike

Şimdi ABD’de Trump “ Önce Amerika (America First)“ diyerek geldiği görevde, yeni selektif koruma politikalarını yaşama geçirmenin yollarını arıyor gibi gözüküyor. Çin ve Rusya’ya karşı ne yapacak? Çin ve Rus mallarına ABD piyasasını kapamaya kalkarsa onlar ne yapar. Misilleme nasıl çalışır? Yoksa siyasi yaptırım uygulama tercihleri, iktisadi rekabeti bertaraf etmenin bir yolu mudur? İktisadi yaptırım uygulanan ülkelerin buna tepkisi nedir? Bunlar günümüzün konuları.

Birbirine sıkı sıkı kenetlenen dünyada taşları oynatmak kolay değil. Ama terör, terör kuşkusu, bununla birlikte ortaya çıkan seyahat özgürlükleri sorunları kadar, yaptırımların, bunların uygulandığı ülkelerdeki iş ve üretim etkilerini gözlemek gerekir. Eğer İran yaptırımlarla bunca yıl ayakta kalabildiyse, Rusya, yaptırımları, bir ithal ikamesi sanayi atılımının ivmesi olarak düşündüğünü ilan ediyorsa, 21. Yüzyıl korumacılığı da bir başka “yeni korumacılık“, ama bu defa daha aksak bir korumacılık olacağa benzer. Bu açıdan verilen sözlerin tutulması ise yine bir başka bahara kalırsa, o sıradan işsizin umudu da kışa dönecektir.

Açıkçası, terör ve yaptırım gibi konular dışında serbest ticareti sınırlamak artık, misillemeler dolayısı ile çok güç. Tabii ülkelerin karşılıklı anlaşarak “gönüllü ihracat engelleri“ koyması geçmişte mümkündü. Şimdi de mümkün. Ancak bunların etkisi sınırlı. Tabii Trump gibi bazı liderler, bunun için savaş çıkarmayı, ticareti engelleyip, işsizi cepheye göndermeyi, sattığı silahla, silah sattığı ülkeye saldırmayı bir politika tercihi olarak benimseyebilir. Ama bu ne dünya için, ne ticaret için iyi olmaz. İnsanlığı ise yeni felaketlerin eşiğine getirebilir.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2716 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1082
Avrupa 22 638
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2043 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2043

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin küresel hegemonyasını koruma refleksiyle hayata geçirdiği yeni Soğuk Savaş için “Önleyici Soğuk Savaş” tanımını yaptığım ve ABD’yi bu stratejiye iten gelişmeleri aktardığım kitabı 30 Aralık 2022’de Scala Yayıncılık vasıtasıyla yayımladık. ;

Kırgızistan ve Türkiye eski tarihlerden itibaren kültürel bir bağla bağlanmıştır. Türkiye - Kırgızistan arasındaki dinamik ilişkiler sadece ülkelerin arasında değil, halkların arasında da bulunmaktadır. Bu durum ekonomik, sosyal, uluslararası ve özellikle ise askerî alanda işbirliği yapmak isteğinde...;

Son yıllarda Çin, ekonomik ve askeri gücüyle dünya sahnesinde giderek daha iddialı hale geldi. Çin, kendisini küresel meseleleri şekillendirmede daha büyük bir rolü hak eden yükselen bir güç olarak görüyor. Aynı zamanda Çin, ABD ve diğer Batılı güçlerin etkisine karşı temkinli davranıyor ve uluslara...;

Göç, bireylerin toplu veya bireysel olarak siyasi ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle bulundukları ülkeden zorunlu veya gönüllü bir şekilde ayrılmaları durumudur. Göçmenler iltica ettikleri ülkelerde ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel değişiklikler yaratmaktadır. Bu değişiklikler göçmenlerin bir t...;

Çin başkanı Xi Jinping’in 22 Mart’ta Moskova’ya yaptığı 3 günlük ziyaret, Batıya karşı bir başkaldırı ve Putin’e büyük bir destek olarak algılandı. Çin uluslararası siyaset sahnesinden dışlanan Rusya’dan ne bekliyor? Beklediğini alınca ne yapar?;

Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir. ;

İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İ...;

Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var. ;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...