SİVİL GLOBAL PROGRAMI | TEMATİK ALANLAR
ULUSLARARASI ENTEGRASYONLAR TOPLANTISI
SONUÇ RAPORU
TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yüksek katılım ve yüksek başarı ile gerçekleştirilen “Global Sivil Diplomasi İnşası Zirvesi SİVİL GLOBAL 2016“ kapsamında “Tematik Alanlar“ altında 22 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Uluslararası Entegrasyonlar Toplantısı“; Zirve’nin “Potansiyelin Keşfi: Kapasite Yönetimi ve Derinleşme“ olarak belirlenen ana temasına hizmet edecek şekilde, uluslararası alanda işbirliği imkânlarının proaktif yaklaşımlarla geliştirilmesine çok yönlü faydalar ve önemli katkılar sunmak üzere oldukça verimli geçmiştir. İlgili kamu, STK, özel sektör temsilcileri ile uzman, akademisyen ve profesyonellerin katılımı ile icra edilen Toplantı’da öne çıkan tespit ve değerlendirmeler aşağıda derlenmiştir:
1. Türkiye ve dünya, bölgesel ve küresel entegrasyon çalışmalarının yoğunlukta olduğu bir zamandan geçmektedir. Küreselleşme, bölgeselleşme ve yerelleşme gibi birbirinden bağımsız ancak bir o kadar da birbiriyle ilişkili karmaşık konuların aynı anda gerçekleştiği bir çağ yaşanmaktadır. Dolayısıyla bu konuların irdelenmesi, birbiriyle ilişkilerinin ve farklılıklarının ortaya konması gerekmektedir.
2. Entegrasyon ve işbirliği çalışmalarının kökeni 18. ve 19. yüzyıllarda bulunabilir. Ancak bu çalışmaların asıl başladığı devir, İkinci Dünya Şavaşı sonrasına rastlamaktadır. Ülkeler tek başına yeterlilik sağlamak yerine işbirliğiyle ilerlemeye yönelmişlerdir. Birbirileriyle çatışma yoluna gitmektense, entegrasyonu güçlendirmek adına çalışmalar yapılmıştır. Bunun örnek alınması büyük önem taşımaktadır.
3. Avrupa, bu çalışmalarda en önde gelen örneği teşkil etmektedir. Özellikle AB, savaşların yıkıntısından çıkıp, yeniden doğuşu sağlayabilmiş en parlak yapılanmadır.
4. Avrupa’nın dışında da önemli birliktelikler mevcuttur. Bunlardan en önemlisi, Avrupa’dan önce para birliğini sağlamış olan Batı Afrika Ekonomik Birliği’dir. Entegrasyon ve işbirliği örneklerinin daha yakından ve ayrıntılı incelenmesi gerekmektedir.
5. İşbirliğinin kurulabilmesi için en başta ticari ilişkilerin sağlanması gerekmektedir. Günümüzde bir ülkeyle ilişkilerin kurulması bayrağın girmesiyle değil, ticaretin gelişmesiyle başlamaktadır. Bu nedenle eğer bir işbirliği sağlanmak isteniyorsa alım-satım yapılacak malın üretimine ihtiyaç vardır. Üretimde çeşitliliğin artırılması ise en önemli konulardan birini teşkil etmektedir.
6. Karşılıklı ticarette dengesizliğin ortadan kaldırılması ve “kazan-kazan“ durumunun oluşturulması önemli çözüm önerileri arasında sayılmaktadır.
7. Mikro-milliyetçilik, entegrasyon çalışmalarının önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Entegrasyon çalışmaları sürdürülürken, mikro-milliyetçiliğin tehdidi de dikkate alınmalı ve hareket planları ona göre oluşturulmalıdır.
8. Toprak tartışmaları ve özellikle kıta sahanlığı tartışmaları, yeni serbest ticaret bölgelerinin oluşturulmasını, mevcut serbest ticaret bölgelerinin de idamesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca bu sorunlar çözümsüz kalmaya devam etmektedir.
9. Mevcut entegrasyon çalışmaları siyasi ve tarihsel bağlamda irdelenmiştir. Bunların daha ayrıntılı incelenmesi ve örnek teşkil edecek yönlerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.
10. İşbirliği ve entegrasyon projelerinin artıları ve eksikleri tartışılmış, mevcut örneklerin deneyimleriyle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
11. Proje aşamasında olan yahut başarısız olmuş muhtemel girişimlerin tekrar değerlendirilmesi, çıkabilecek sorunların ve ortaya çıkan hataların tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
12. Serbest ticaret bölgelerinin artırılması ve var olan bölgelerde krize yol açabilecek sorunların masaya yatırılması, bunların çözümüne yönelik adımların atılmasına dair önerilerde bulunulması gerektiğine değinilmiştir.
13. Yeni entegrasyon çalışmalarının bir bölümünün, doğal seyrinde değil, tümüyle suni bir şekilde gerçekleşmesi eleştirilmekte ve bunların önüne geçilmesi gerekmektedir.
14. İşbirliği ve entegrasyonun sağlanmasında rol oynayacak şahıs ve kurumların; devlet organlarının kurumsallaşması ile kurumsal kimliklerini sağlamalarının ehemmiyeti önemle vurgulanmıştır.
15. Dünya’da entegrasyon eğilimlerini ve AB’nin sıkı siyasi modelinin dağılma belirtileri vermesini Türkiye çok iyi analiz etmeli, Doğu - Batı dengeleri içerisinde bağımlılık hedeflerine uygun tercihlerini şekillendirmelidir. Türk ve İslam Dünyası entegrasyonları da kimlik alanı tercihleri açısından doğru tanımlanmalıdır.
ULUSLARARASI ENTEGRASYONLAR TOPLANTISI
SONUÇ RAPORU
TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yüksek katılım ve yüksek başarı ile gerçekleştirilen “Global Sivil Diplomasi İnşası Zirvesi SİVİL GLOBAL 2016“ kapsamında “Tematik Alanlar“ altında 22 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Uluslararası Entegrasyonlar Toplantısı“; Zirve’nin “Potansiyelin Keşfi: Kapasite Yönetimi ve Derinleşme“ olarak belirlenen ana temasına hizmet edecek şekilde, uluslararası alanda işbirliği imkânlarının proaktif yaklaşımlarla geliştirilmesine çok yönlü faydalar ve önemli katkılar sunmak üzere oldukça verimli geçmiştir. İlgili kamu, STK, özel sektör temsilcileri ile uzman, akademisyen ve profesyonellerin katılımı ile icra edilen Toplantı’da öne çıkan tespit ve değerlendirmeler aşağıda derlenmiştir:
1. Türkiye ve dünya, bölgesel ve küresel entegrasyon çalışmalarının yoğunlukta olduğu bir zamandan geçmektedir. Küreselleşme, bölgeselleşme ve yerelleşme gibi birbirinden bağımsız ancak bir o kadar da birbiriyle ilişkili karmaşık konuların aynı anda gerçekleştiği bir çağ yaşanmaktadır. Dolayısıyla bu konuların irdelenmesi, birbiriyle ilişkilerinin ve farklılıklarının ortaya konması gerekmektedir.
2. Entegrasyon ve işbirliği çalışmalarının kökeni 18. ve 19. yüzyıllarda bulunabilir. Ancak bu çalışmaların asıl başladığı devir, İkinci Dünya Şavaşı sonrasına rastlamaktadır. Ülkeler tek başına yeterlilik sağlamak yerine işbirliğiyle ilerlemeye yönelmişlerdir. Birbirileriyle çatışma yoluna gitmektense, entegrasyonu güçlendirmek adına çalışmalar yapılmıştır. Bunun örnek alınması büyük önem taşımaktadır.
3. Avrupa, bu çalışmalarda en önde gelen örneği teşkil etmektedir. Özellikle AB, savaşların yıkıntısından çıkıp, yeniden doğuşu sağlayabilmiş en parlak yapılanmadır.
4. Avrupa’nın dışında da önemli birliktelikler mevcuttur. Bunlardan en önemlisi, Avrupa’dan önce para birliğini sağlamış olan Batı Afrika Ekonomik Birliği’dir. Entegrasyon ve işbirliği örneklerinin daha yakından ve ayrıntılı incelenmesi gerekmektedir.
5. İşbirliğinin kurulabilmesi için en başta ticari ilişkilerin sağlanması gerekmektedir. Günümüzde bir ülkeyle ilişkilerin kurulması bayrağın girmesiyle değil, ticaretin gelişmesiyle başlamaktadır. Bu nedenle eğer bir işbirliği sağlanmak isteniyorsa alım-satım yapılacak malın üretimine ihtiyaç vardır. Üretimde çeşitliliğin artırılması ise en önemli konulardan birini teşkil etmektedir.
6. Karşılıklı ticarette dengesizliğin ortadan kaldırılması ve “kazan-kazan“ durumunun oluşturulması önemli çözüm önerileri arasında sayılmaktadır.
7. Mikro-milliyetçilik, entegrasyon çalışmalarının önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Entegrasyon çalışmaları sürdürülürken, mikro-milliyetçiliğin tehdidi de dikkate alınmalı ve hareket planları ona göre oluşturulmalıdır.
8. Toprak tartışmaları ve özellikle kıta sahanlığı tartışmaları, yeni serbest ticaret bölgelerinin oluşturulmasını, mevcut serbest ticaret bölgelerinin de idamesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca bu sorunlar çözümsüz kalmaya devam etmektedir.
9. Mevcut entegrasyon çalışmaları siyasi ve tarihsel bağlamda irdelenmiştir. Bunların daha ayrıntılı incelenmesi ve örnek teşkil edecek yönlerinin açığa çıkarılması gerekmektedir.
10. İşbirliği ve entegrasyon projelerinin artıları ve eksikleri tartışılmış, mevcut örneklerin deneyimleriyle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
11. Proje aşamasında olan yahut başarısız olmuş muhtemel girişimlerin tekrar değerlendirilmesi, çıkabilecek sorunların ve ortaya çıkan hataların tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
12. Serbest ticaret bölgelerinin artırılması ve var olan bölgelerde krize yol açabilecek sorunların masaya yatırılması, bunların çözümüne yönelik adımların atılmasına dair önerilerde bulunulması gerektiğine değinilmiştir.
13. Yeni entegrasyon çalışmalarının bir bölümünün, doğal seyrinde değil, tümüyle suni bir şekilde gerçekleşmesi eleştirilmekte ve bunların önüne geçilmesi gerekmektedir.
14. İşbirliği ve entegrasyonun sağlanmasında rol oynayacak şahıs ve kurumların; devlet organlarının kurumsallaşması ile kurumsal kimliklerini sağlamalarının ehemmiyeti önemle vurgulanmıştır.
15. Dünya’da entegrasyon eğilimlerini ve AB’nin sıkı siyasi modelinin dağılma belirtileri vermesini Türkiye çok iyi analiz etmeli, Doğu - Batı dengeleri içerisinde bağımlılık hedeflerine uygun tercihlerini şekillendirmelidir. Türk ve İslam Dünyası entegrasyonları da kimlik alanı tercihleri açısından doğru tanımlanmalıdır.
22 Nisan 2016, İstanbul