İnanç Diplomasisi Çalıştayı | SONUÇ RAPORU

Haber

TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yüksek katılım ve yüksek başarı ile gerçekleştirilen “Global Sivil Diplomasi İnşası Zirvesi SİVİL GLOBAL 2016” kapsamındaki...

SİVİL GLOBAL PROGRAMI | SEKTÖREL DİPLOMASİ KANALLARI
İNANÇ DİPLOMASİSİ ÇALIŞTAYI
SONUÇ RAPORU

TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yüksek katılım ve yüksek başarı ile gerçekleştirilen “Global Sivil Diplomasi İnşası Zirvesi SİVİL GLOBAL 2016“ kapsamındaki “Sektörel Diplomasi Kanalları“ altında 21 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da yapılan “İnanç Diplomasisi Çalıştayı“; Zirve’nin “Potansiyelin Keşfi: Kapasite Yönetimi ve Derinleşme“ olarak belirlenen ana temasına hizmet edecek şekilde, uluslararası alanda işbirliği imkânlarının proaktif yaklaşımlarla geliştirilmesine çok yönlü faydalar ve önemli katkılar sunmak üzere oldukça verimli geçmiştir. İlgili uzmanlar, yetkililer, akademisyenler ve STK yöneticilerinin katılımı ile icra edilen Çalıştay’da öne çıkan tespit ve değerlendirmeler özetle aşağıda derlenmiştir:

1- İnanç; dünyanın neredeyse tamamında, kişilerin bireysel yaşamında ve siyasi ortamda bile en önemli unsurlardan biridir. İnanç, dış politikada karar alıcıların ideoloji ve ulusal çıkar kadar önem vermeleri gereken bir olgudur. Kamu diplomasisi ile uğraşan aktörlerin inançlara hitap edebilmeleri için iyi planlanmış stratejilere ihtiyaçları vardır.

2- Din tarihte gördüğümüz kadarıyla kimi zaman ayrışmaların nedeni olsa da çoğunlukla kuvvetli bir birleştirici unsur olmuştur.

3- Laik/seküler ülkelerde gelişen önyargılı kültür ve yaklaşımlar; inançların, gereği gibi ele alınmasını ve uygun politikalar geliştirilmesini engellemektedir. Nitekim dışişleri bakanlıklarında dinî sorunlarla ilgilenen birimler ya hiç̧ yoktur ya da son derece yetersizdir. Dinin uluslararası alandaki etkisi göz önüne alındığında bu durumun ciddi bir açmaz oluşturduğu görülecektir.

4- İletişim ve ulaşım teknolojilerindeki yeni gelişmeler sonucu inançlar arası etkileşim artmış, inanç temsilcileri seslerini daha fazla duyurmaya başlamıştır. Bu ortamda kamu diplomasisi ile ilgilenenlerin inançlarla da ilgilenmeleri ve inanç diplomasisi dediğimiz alanda karar alıcılar için makul stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Aslında modern dönemlerde iç politikadan el çektirilen “kilise mensupları“, dikkatlerini dış dünya üzerine yoğunlaştırmışlar ve ülkelerinin elde ettiği yeni maddi kazanımları da kullanarak etkin birer “inanç diplomatı“ hâline gelmişlerdir.
5- Dinlerin toplumlara etkisinde, dinin ilgili bölgede nasıl geliştiği ve nasıl bir yapıda olduğuna göre değişik sonuçlar doğurduğu görülmektedir. Örneğin; Avrupa’da Hristiyanlık her zaman dünya işlerinden ayrı olmuştur ve kurumsallaşmış yapılarla varlığını sürdürmüştür.

6- İslam dininin hâkim olduğu bölgelerde dinî ve dünyevi otoritelerin birbirinden kesin bir çizgiyle ayrıldığı görülmektedir.

7- Modernizasyon çalışmaları dinin rolünü vicdan işi olarak tanımlayıp, kısıtlamaktadır. Ancak özellikle İslam dininin hâkim olduğu topraklarda din tabanlı çatışmalar ibadet ve inanç konularından ziyade muamelatla ilgili olmuştur.

8- Günümüzde Çin’in de Budizm ve Uzakdoğu’ya özgü diğer inançları kullanarak diplomatik faaliyetlerini güçlendirmeye çalıştığı görülmektedir. Bu anlamda inanç diplomasisi, uluslararası ilişkiler uygulamalarında dinî kaygıları göz önünde bulunduran kamu diplomasisi dalı olarak tanımlanabilmektedir. İnanç diplomasisi; dinî unsurları, geleneksel diplomasi kalıpları içerisinde çözümlenemeyen kimlik temelli sorunların çözümünde önemli bir faktör olarak ele alan bir yaklaşımdır.

9- İnanç diplomasisi, siyasi ve dinî alanlar arasında bir köprü oluşturulması, din ya da mezhep mensupları arasındaki iletişim kopukluğunu gidermek üzere faaliyetler düzenlenmesi, çatışmalara ve sürtüşmelere neden olan akideler, görüşler, düşünceler ve barış inşası konusunda bilgilendirmeler yapılması amacıyla yürütülmektedir. İnanç diplomasisi faaliyetleri sırasında siyasetin doğasından kaynaklanan bazı zorunlulukların mutlak surette din karşıtlığı olarak algılanmaması gerektiği anlatılmalıdır.

10- Medyada teolojik açıdan üst düzey tartışmalar halka arz edilmektedir. Bu tartışmalar gelenekte sadece dinî ilimler üzerinde uzman olan şahısların aralarında gerçekleşen tartışmalardır. Ancak altyapısı buna müsait olmayan insanların karşısına bu tip tartışmaları çıkarmak sıkıntılı durumlara yol açacaktır.

11- Teolojik tartışmaların çatışma boyutuna taşınmaması gerekir. Bugün Orta Doğu’da mezhepsel çatışmalar vardır. Türkiye’de de mezhepsel ve yorumlara dayalı tartışmalar yapılmaktadır. Ancak medyada bu tartışmaların sunulması ile çatışmaların tetiklenmesinden geri durulmalıdır.

12- Türkiye’de dinî tartışmaların arka planında ekseriyetle belli grup, tarikat veya cemaatlerin yorumları üzerinden savunuculuğu güdülmektedir. Yani tartışmaların arka planında bir iktidar çatışması vardır.

13- Dinin araç olarak kullanılması başka, samimi bir şekilde inançlara saygı duyulması ve dış politika uygulamalarının bu çerçevede düzenlenmesi başka bir şeydir. Batı geleneği genel olarak çıkarları, özelde ise ulusal çıkarları uğruna tüm değerleri feda edebilecek bir kültür geliştirmiştir. Nitekim modern iktisadın tanımında yer alan “sınırlı kaynakların sınırsız ihtiyaçlara göre taksimi“ şeklindeki ifade bu açmazı ortaya koymaktadır. Bugünkü krizlerin ve açmazların en önemli nedeni budur. Bu krizlerden ve açmazlardan kurtulmanın yolu Batı’da oluşan din dâhil her şeyi araçsallaştırma geleneğini yinelemek değil, insana ve insani olan tüm değerlere saygı duyan yaklaşımlar geliştirmektir. Bunun da birinci şartı samimiyettir. Dünyayı, bireysel ya da ulusal çıkarların inşa ettiğine değil, insani düşüncelerin ve inançların inşa ettiğine gönülden inanan bir yaklaşım geliştirmektir.

14- Diğer din ve mezheplerin ibadethaneleri tanımak maksadıyla ziyaret edilmelidir. Böylece ayrışma değil kaynaşma gerçekleşir.

15- Üniversiteler ve STK’lar birbirleriyle iletişim ve işbirliği içerisinde olmalıdırlar. Yapacakları çalışmaların liyakat sahibi ve önyargılardan arınmış kişilerle yürütülmesi gerekmektedir. Böylece inanç ayrıştırıcı değil birleştirici bir unsur hâline getirilmelidir.

16- İnanç diplomasisi bağlamında radikalizmin engellenmesi amacıyla diplomatları, din adamlarını ve akademisyenleri buluşturan etkinlikler düzenlenmesi, kanaat önderi vasfına haiz şahsiyetlerle etkileşimin artırılması, hükümet dışı örgütlenmeler ve sivil toplum örgütleri ile ilişkilerin geliştirilmesi, sorun alanlarına özgü bir takım özel komisyonların kurulması gibi ilke ve faaliyetlere öncelik verilmesi gerekmektedir.

17- İnanç diplomasisi için, potansiyel vaat eden Diyanet İşleri Başkanlığı kadroları başta olmak üzere tüm envanter iç dış kapasite inşası açısından yeniden yorumlanmalı ve rehabilite edilmelidir. Temsilde ve stratejide yaşanan kurumsal sorun, diplomasi değil hayal kırıklığı üretmektedir.
21 Nisan 2016, İstanbul
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2711 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1078
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2042 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2042

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çal...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanla...;

Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor. ;

Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21. yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik ...;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

Arap yarımadası tektonik hareketlerle Afrika’ya doğru kayarken hiç olmazsa siyasi faylardaki gerilimi azaltacak girişimler önem kazanıyor. Necef Zirveleri işte bunlardan biri.;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.