Çatışma Çocukları Programı İstanbul Çalıştayı | SONUÇ RAPORU (TASLAK)

Haber

TASAM Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi’ne bağlı Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü tarafından koordine edilen “Çatışma Çocukları” Koruma - Rehabilite - Eğitim Programı sürecindeki ilk etkinlik olan İstanbul Çalıştayı’nı 02 Şubat 2017 tarihinde Hilton İstanbul Bosphorus otelinde gerçekleştirmiştir....

TASAM Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi’ne bağlı Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü tarafından koordine edilen “Çatışma Çocukları“ Koruma - Rehabilite - Eğitim Programı sürecindeki ilk etkinlik olan İstanbul Çalıştayı’nı 02 Şubat 2017 tarihinde Hilton İstanbul Bosphorus otelinde gerçekleştirmiştir.

Türkiye'ye sığınan ve Bölge’de çatışma ya da savaş mağduru çocukların koruma altına alınmasını teşvik etmeyi, çatışma çocukları için rehabilite ve eğitim modülleri geliştirmeyi, çatışmalara bu açıdan yaklaşılmasını sağlayıp verdiği büyük zarara dikkat çekerek uzlaşma zeminleri aranmasına fırsat vermeyi amaçlayan “Çatışma Çocukları“ Programı kapsamındaki toplantıda; ilgili ulusal ve uluslararası kurumların, akademisyenlerin katılımı ile tespit ve model önerileri geliştirilip yol haritası belirlenmiştir.
Moderatörlüğünü Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra HATİPOĞLU’nun yaptığı çalıştaya; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Selim ÇELENK, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdür Yardımcısı Çocuk Hizmetleri Sorumlusu Ali Fuat KARAMAN’ı temsilen Gülşah GÜNDOĞAN, İstanbul AFAD Planlama Şube Müdürü Belkıs ÖNAL, İstanbul AFAD İyileştirme Şube Müdürü Ufuk KOŞAN, Marmara Üniversitesi Çocuk Koruma ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tolga DAĞLI, Mülteci Hakları Derneği Eğitim Birimi Başkanı Ahmet Can YAZGI, İstanbul Barosu, Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Ayşenur DEMİRKALE, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı Proje Koordinatörü Duygu YILDIRIM, İl Göç İdaresi Göç Uzmanı Selçuk ŞATANA, Çocuk ve Aile Rehberliği Derneği’nden Psikolog Deniz AKYIL, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Marmara Sorumlusu Gizem DEMİRCİ AL-KADAH, YADER Başkanı Salih ÇETİN, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilüfer NARLI, Bahçeşehir Üniversitesi BAUMUS Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş SUNATA, Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Pelin SÖNMEZ, Marmara Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Yasemin ÇAKIRER ÖZSERVET katılmışlardır.
İki oturum hâlinde gerçekleşen İstanbul Çalıştayı’nın ilk oturumunda Çatışma Çocukları Programı’nın teorik çerçevesi tartışılıp, Program’ın hedef kitlesi belirlenmeye çalışılarak mevcut durum çok boyutlu olarak değerlendirilmiştir.

İkinci oturum ise katılımcıların kurumsal/bireysel tecrübe ve birikimlerini aktarmasıyla başlayıp, Program kapsamında gerçekleşecek diğer etkinler ile katılımcı kurumların geliştirdiği projeler üzerinden sağlanacak bilgi ve emek paylaşımı için yol haritası oluşturulması ile tamamlanmıştır.

Konu hakkında çalışan kişi ve kurumlar ile bunların çalışmalarından oluşan bir envanter oluşturulması fikrinin ilk somut adım olarak benimsendiği toplantıda katılımcılar tarafından tartışma ve değerlendirmelerde ortaya konan tespit ve öneriler aşağıda özetle ifade edilmiştir:

1. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “tüm çocukların, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin korunup gözetilmesi“ maddesi deklare edilmiş ve Çatışma Çocukları Programı kapsamına dâhil edilecek çocuklar ile ilgili yapılacak etkinliklerde ana çıkış noktası olarak kabul edilmiştir. Yine BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde olduğu gibi Çatışma Çocukları Programı’nda da çocuğun yararı temel düşünce olarak kabul edilmiştir.

2. Çocukların güven ortamında yaşaması, aile yanında barınması, gerekli temel sağlık hizmetlerinden yararlanması, temel eğitimini alması, psikolojik veya fizyolojik her türlü şiddette ve istismara karşı korunması, ilgili devlet kurumları başta olmak üzere aileleri veya yasal vasilerince her türlü ihmale karşı koruması gerekliliği vurgulanmıştır. İhmal ve istismar birbirini tamamlayan kavramlar olarak kabul edilmiş, çocuğun haklarının korunması açısından öncelikle ilgili kişi ya da kurumlarca çocuğun ihmalinin önlenmesi esas alınmıştır. Yapılması gerekenlerin yapılamaması anlamına gelen ihmalin sonucunda ortaya çıkan çocuk istismarını önlemek için alınabilecek tedbirler konuşulmuş ve “çatışma çocukları“ kapsamında yer alan çocukların hangi gruplar olacağı belirlenerek çocukların korunması, rehabilitasyonu ve eğitimi için yapılması gerekenler tartışılmıştır.

3. Kavramsal olarak “çatışma çocukları“ çok boyutlu tartışılmıştır. Çatışma çocukları, ülkelerinde maruz kaldıkları çatışma ortamlarından kaçarak Türkiye’ye gelen çocuklar; yani uluslararası göç kapsamında Türkiye’ye gelip olumsuz şartlar altında bulunanlar olarak kabul edilmiştir. Zorunlu göç kapsamında Türkiye’ye aileleri ile veya ailesiz olarak sığınmak zorunda kalan çocukların psikolojik veya fizyolojik olarak yaşadıkları travmaları atlatabilmesi için ve yetişkinlerin dahi üstesinden gelmekte zorlandıkları bu süreçleri en az zararla atlatabilmeleri için yapılması gerekenler tartışılmıştır. Bu bağlamda sadece Suriye’deki iç savaştan kaçıp gelen çocukların değil; Irak, Afganistan, İran ve Somali ile Türkiye’ye sığınan diğer ülke çocuklarının da Çatışma Çocukları Programı kapsamında oldukları kabul edilmiştir.

4. Türkiye’nin göç alan ülke statüsüne gelmesinde sahip olduğu stratejik konumu ve bu stratejik konumu nedeniyle önümüzdeki on yıllarda kitlesel veya bireysel göç akınlarının devam edeceği vurgulanmıştır. Bu ön kabul çerçevesinde Türkiye’de ilgili devlet kurumlarının koruyucu ve düzenleyici tedbirler alması gerektiği vurgulanmakla birlikte konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının devletle işbirliği hâlinde devletin yükünü hafifletecek projeler ve programları devreye sokarak sorumluluk alması gerektiği vurgulanmıştır. Bu minvalde, Çatışma Çocukları Programı çerçevesinde yapılacak olan etkinliklerde ilgili devlet kurum ve kuruluşları yanı sıra diğer sivil toplum kuruluşlarıyla da birlikte hareket edilerek, çatışma çocukları açısından bir çatı proje niteliği kazandırılmasına karar verilmiştir.

5. Türkiye, 2015 itibariyle dünyada en çok mülteciye/sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olmuştur. Türkiye’nin sınır komşusu olan Irak ve Suriye’deki iç savaşlar, bu durumun mimarlarıdır. 2011’de Suriye’de ortaya çıkan iç savaş sonrası Türkiye’ye göç eden Suriyeli sayısı, 2017 Ocak itibariyle 2.854.968’dir. Suriyeliler, Türkiye yasal mevzuatında “Geçici Koruma Altındaki Kişiler“ olarak kabul edildiği için, Irak, İran, Afganistan ve Somali gibi diğer ülkelerden gelen sığınmacılardan farklı değerlendirilebilmektedir. Bununla birlikte, sayıları 500 bini aşan diğer ülke vatandaşları ile birlikte Türkiye, yaklaşık olarak üç buçuk milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmaktadır. Bu kitlesel göç karşısında yaşanan durum “mülteci krizi“ olarak adandırılmakla birlikte, gelen nüfusun yaş oranlarına göre dağılımı incelendiğinde bu krizin bir “çocuk kriz“ olduğu vurgulanmıştır.

6. Türkiye’ye göç etmiş veya Türkiye göç ettikten sonra dünyaya gelmiş çocukların tamamı göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’deki sığınmacıların yarısı 18 yaş altı çocuklardan oluşmaktadır. Sadece Türkiye’de doğan çocuk sayısının bile 200 binlere ulaştığı göz önünde bulundurulduğunda, Çatışma Çocukları Programı’nda değerlendirilecek çocukların yaklaşık olarak iki milyona ulaştığı belirlenmiştir. Genç nüfuslu bir göçmen akışı ile karşı karşıya olan Türkiye’nin göç yönetimi açısından güvenlikten entegrasyona, eğitimden sağlığa kadar birçok alanda tedbirler alması gerektiği vurgulanmıştır.

7. Çatışma çocuklarının öncelikle her türlü istismara karşı korunması gerektiğine ve güvenli bir ortamda - mümkünse aile yanında - ikamet etmeleri için gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiğine dikkat çekilmiştir. İkinci sırada; uluslararası kriterleri de göz önünde bulundurarak, çocukların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi gerektiği ve insani yaşam şartları çerçevesindeki yerlerde barınmaları gerektiği vurgulanmıştır. Üçüncü sırada; savaş görmüş, şiddete maruz kalmış ve birçok farklı psikolojik travma yaşamış olan bu çocukların rehabilitasyonu için yapılması gerekenler tartışılmıştır. Dördüncü sırada ise, bu çocukların kayıp bir nesil olmaması için eğitim almalarının önündeki engeller tartışılırken, eğitim almalarının önemi vurgulanmıştır.

8. Çatışma çocuklarının yaşadıkları sorunlar; çatışma ortamlarına maruz kalmaları ve buna bağlı olarak ortaya çıkan psikolojik sorunlar, Türkiye’ye göç ettikten sonra aileleriyle birlikte yaşadıkları gıda, giyim, konut ihtiyaçları gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmamasına bağlı olarak ortaya çıkan maddi- manevi sorunlar, sağlık hizmetlerinden gereği kadar faydalanamamalarına bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunları, eğitimlerine devam edememeleri veya hiç başlayamamaları gibi durumların beraberinde getirdiği sorunlar, ucuz işgücü olmaları nedeniyle çok düşük ücretler karşılığında kayıt dışı olarak istihdam edilmelerine bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar, radikal gruplar tarafından kandırılan çocukların terör örgütlerinin ağına düşmesi, kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmeleri, kamplar dışında özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocukların insan kaçakçılığı ve organ ticareti yapan suç örgütleri başta olmak üzere çeşitli suç örgütleri tarafından istismarı, yine büyük şehirler ağırlıklı olmakla birlikte refakatsiz kız çocuklarının fuhşa zorlanması olarak tespit edilmiştir.

9. Tespit edilen sorunlara tüm çatışma çocuklarının maruz kalmadığı, özellikle yoksul ailelerin çocuklarının temel çocuk haklarından mahrum şekilde yaşamlarını sürdürdükleri belirtilmiştir. Zengin aile çocukları ya da fakir aile çocukları olarak ayrım yapmaksızın yaşanan en temel sorunlardan biri olarak da çocukların farklı dilden ve kültürden gelmeleri nedeniyle akranları arasında dışlandığına, bunun da çocukları ötekileştiren bir durumu ortaya çıkardığına ve buna bağlı olarak toplumsal uyumu zorlaştıran durumların varlığına dikkat çekilmiştir. Çocuk parklarında, okul içerisinde ve çeşitli sosyalleşme ortamlarında akranları tarafından birlikte oyun oynanmaması, aynı ortamda bulunmak istenmemesi gibi durumlara maruz kalan çatışma çocuklarının kendilerini dışlanmış hissetmeleri nedeniyle ileriki yıllarda toplumsal entegrasyonun daha zor olacağı belirtilmiştir. Bu gibi uyum sorunlarının önüne geçilmesi için çocuklar ile iletişim hâlinde olan kamu kurumlarındaki personellerin eğitilmesi, okullarda sosyal uyumu destekleyecek bütünleştirici faaliyetler gerçekleştirilmesi, çocukların çeşitli spor ve sanat aktivitelerine dâhil edilerek sokaklardan ve olası tehditlerden korunması gerektiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda Çatışma Çocukları Programı kapsamında yapılabilecekler de değerlendirilmiştir.

10. Geçici koruma altındaki kişiler olarak kabul edilen Suriyeliler, Geçici Koruma Yönetmeliğine göre ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanması, çalışma hayatına katılımı ve benzeri haklara sahiptirler. Bu bağlamda çocukların eğitimlerine devam edebilmesi teşvik edilmektedir. Hem Suriyeli hem de diğer ülkelerden gelen çocukların eğitim hakkı verilmiş olmakla birlikte, niceliksel olarak okullaşma oranı son iki yılda artış göstermiş ve MEB bağlı devlet okullarında ya da Geçici Eğitim Merkezlerinde eğitim faaliyetlerine devam edilmektedir. Ancak, mevcut durum bu niceliksel oranları onaylamamaktadır. Çocuklar, eğitimde devamlılık gösterememektedir. Bu duruma etki eden faktörler çok boyutlu olarak tartışılmış ve kız çocuklarının erken yaşta evliliği erkek çocuklarında çocuk işçi olarak kayıt dışı olarak istihdam edilmesi, okula devamlılığın az olmasında etkili faktörler olarak değerlendirilmiştir.

11. Onaylamış olduğumuz ILO’nun 182 No’lu Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması Sözleşmesi kapsamında Türkiye’de çocuk işçiliği yasaktır. Ülkemizde en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğini, buna maruz kalan çocukların bütün bu işlerden uzaklaştırılmaları gereğini ve onların rehabilitasyonları ile sosyal uyumlarının sağlanmasını dikkate almak suretiyle Türkiye, hâlihazırda mevcut çocuk işçiliğinin önüne geçmek için çeşitli önlemler almaya çalışmaktadır. 2011 yılından bugüne çocuk işçiliği oranları yükselmektedir. Yetişkin sığınmacıların illegal çalışmasının engellenmesi ve olumsuz çalışma koşullarının da önüne geçilmesi için çalışmalar devam ederken, sığınmacı çocuk işçiliği en önemli sorunlardan biri olarak tespit edilmiştir. Kayıt dışı olarak çalıştırılan ve emek istismarına maruz kalan bu çatışma çocuklarının korunması için ilgili sivil toplum kuruluşları veya çalışma hayatında söz sahibi etkili kurumlarla işbirliği yapılarak neler yapılabileceği tartışılmıştır. Uzun çalışma sürelerinde, düşük ücretlere, zor ve tehlikeli işlerde, çoğu ailelerinin tek geçim kaynağı olarak çalıştırılan bu çocukların çalışması, özellikle erkek çocuklarının eğitim almalarının önündeki en temel engellerden biri olarak tespit edilmiştir.

12. Türkiye Medeni Kanunu’nda çocukların evlendirilmesi yasaktır. Ancak doğu kültüründe sıkça karşılaşılan kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi durumuna, Türkiye’ye göç eden sığınmacılarda sıklıkla karşılaşılmaktadır. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin eğitime katılmamalarının başlıca sebebi olduğu vurgulanmıştır.

13. Eğitim hayatına katılabilen çatışma çocuklarının yaşadığı sıkıntılara de değinilmiştir. Eğitimin önündeki en temel sorun dil problemidir. Yetişkinlere oranla daha kolay dil öğrenebilen çocuklarda, özellikle lise çağındakiler ve ara sınıf öğrencileri dil problemi nedeniyle okula devam etmemeyi tercih edebilmektedir. Arapça eğitim alabilmeleri nedeniyle ara sınıf öğrencileri tarafından devlet okullarına göre Geçiş Eğitim Merkezleri (GEM) daha çok tercih edilmekle birlikte, ilkokuldaki çocuklarda dil problemi daha az yaşanmaktadır. Bu minvalde okullaşan çocukların sorunlarının araştırılıp tespit edilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.

14. Dil problemine bağlı olarak ortaya çıkan uyum problemlerinin, çocukları kapalı mekânlarda sosyalleşmekten uzak bir şekilde yaşam sürdürmelerini beraberinde getirdiği vurgulanmıştır. Çocuk- mekân arasındaki ilişkinin düzenlenmesinin önemine vurgu yapılmış ve kapalı mekanlarda kalan çocukların her türlü istismara daha açık hâle geldiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda çocukların sosyalleşmesinin önemine dikkat çekilmiş ve risk altındaki çocukların korunması için hem yerel yönetimler hem de STK’ların neler yapabileceği tartışılmıştır.

15. Toplumsal olarak dışlanmışlık hissi yaşayan çocuklarda bağımlılık oranlarının yükseldiğine dikkat çekilmiştir. Çocuklardaki dışlanmışlık hissi onların hem bağımlılık oranlarını yükseltirken hem de suç örgütlerine yaklaşmalarına sebep olmaktadır. Bu bağlamda çocukları bağımlılıklardan uzak tutacak etkinliklere dâhil etmenin önemine vurgu yapılmıştır.

16. Çatışma çocuklarının maruz kaldığı sorunların çözülebilmesi için, yapılan düzenlemelerin ve alınan tedbirlerin yansıra sığınmacı ailelerin de çocukların korunması için yönlendirilmesi gerektiğinin altı çizilmiş, ailelerin de eğitim, rehabilite ve koruma süreçlerine dâhil edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

17. Konuyla ilgili devlet kurumları ile akademisyen ve STK’ların yaptıkları çalışmaların birbirinden kopukluğu, niceliksel ve niteliksel verilerin karmaşıklığı nedeniyle yapılan çalışmaların düzgün bir envanteri olmadığı tespit edilmiştir. İlgili kurum ve kişiler ile rapor, analiz, perspektif ve saha çalışmaları yapılarak bir envanterin oluşturulması önerilmiştir. Böylece çatışma çocukları kapsamına girenlerin ilgili kişilerin ve çalışmaların değerlendirilerek bundan sonraki çalışmalarda yönlendirici olmasına karar verilmiştir.

18. Çatışma Çocuklarının yalnız insani ihtiyaçları ile birlikte diğer çok boyutlu entegrasyon ve uyum problemleri çözülmezse orta vadede gelişecek risklerin ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte yönetilemeyeceği ısrarla vurgulanmıştır.

19. Çatışma Çocukları Programı’nda gerçekleştirilecek ikinci çalıştayın en kısa sürede mümkünse soruna merkez olan İllerin birinde yapılmasına karar verilmiştir.

02 Şubat 2017, İstanbul
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2782 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1118
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

1980'li yıllarda çevre sorunlarının yaşanmasıyla, "sürdürülebilirlik" ve "sürdürülebilir gelişme" kavramları Dünya gündeminde önem kazandı. Sürdürülebilirlik kavramının önem kazandığı sektörlerden biri de, turizm sektörüdür. Turizm sektörünün, doğal ve kültürel kaynaklar üzerindeki etkileri, farklı...;

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte modern istihbarat teşkilleri radikal değişimler yaşamaya başladılar. Her şey de önce istihbarat askerlerin işi olmaktan çıktı ve CIA’nın kurulması ile birlikte istihbaratın barışta da ihtiyaç olduğu kabul edilmiş oldu. 1952’de Sherman Kent’in kurduğu ana...;

Çin’in küresel ekonomik sistemin resmen ve fiilen dışında kalıp güçlendiği yıllarda, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi için büyük bir çaba sarf eden ülkeler, çeşitli yuvarlak masa toplantılarıyla, üzerinde uzlaşılan bir serbest ve adil bir ticaret mekanizması yaratmışlardı. ;

Bu çalışmada İran’ın Nükleer enerji çalışmaları üzerine uluslararası düzeyde nasıl karşılandığı ve etkileri analiz edilmiştir. ‘’İran'ın Nükleer Enerji Politikası ve Yansımaları ‘’ ve ‘’İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye’’ makaleleri değerlendirilmiş nükleer enerji tarihi, dış politikaya vurumu ve ...;

“Âlimler, beşeri hayatın büyük ölçüde kişisel ve ele geçmez boyutuna giriş‐ ken olan İslam’ın mistik geleneğini tetkik ettiğinde, ‘öznellik faktörü’ daha çok telaffuz edilmektedir. . . Bu geleneğin yoğun ölçüde kişisel ve soyut karakteri, genellikle sorgulanmadan kabul edilmekte ve girift bir un...;

Artık ahkâm kesmekten öte çapı kalmayan Birleşmiş Milletlerin(BM), Afet Riski Azaltma Günü yaklaşırken uygun gördüğü tema bu yıl oldukça ilginç. Adeta eski kuşaklardan ümidi kesmişçesine 2024, Uluslararası Afet Riski Azaltma Günü olan 13 Ekim için açıklanan tema “ Bir Sonraki Kuşağın, dirençli bir G...;

Prof. Dr. Erhan Erkut’un Doğan Kitap tarafından yayımlanan "Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde" adlı kitabı, Türkiye'deki eğitim sistemine eleştiri sunmakla kalmıyor, aynı zamanda radikal ve uygulanabilir çözüm önerileriyle dolu bir rehber olarak karşımıza çıkıyor. Erkut, günümüz çocuklarının geleceğe haz...;

Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile destekl...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...