“Doğu Rüzgarı“, TRACECA - Transport Corridor Europe Caucasus Asia - (Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma Koridoru),nın sevimli yeni adı. Azerbaycan üzerinden, Hazar denizini aşıp Londra’ya kadar uzanacak bir tasarım. Çin’den başlayacak. Hazar’ın doğusundan Türkmenistan ve Kazakistan’dan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan üzerinden geçerek Afganistan’a ulaşacak. Ukrayna, Romanya, Bulgaristan derken Avrupa’ya alternatif bir raylı sistem sunacak. Hızı, sıklığı ve güvenliği ile Çin’in -Avrupa ile ticari bütünleşmesinin can damarı olacak. İran Doğu Rüzgarı esintisinden yararlanmak için gerekli koridorları inşa etti bile.
Türkiye Doğu Rüzgarı’nın Neresinde?
Çin bu projeye halen 15 milyar dolar harcadığını açıklıyor. Toplam bütçe maliyeti 40 milyar olarak öngörülen projenin 8 milyar dolarlık kısmının Türkiye’yi de içine alacak Orta Koridor için harcanacağı bilgisini geçtiğimiz Mayıs ayında öğrenmiştik. Avrasya tünelinin raylı olarak inşa edilen bölümünün bu tahsisten ne kadar nemalandığını bilmiyorum. Ancak, Bakü-Tiflis-Kars projesi ile Edirne-Kars yüksek hızlı tren projesi Orta Koridor’un parçası olduğu için, zaman zaman kamu oyunda, Türkiye’nin proje kapsamı dışında kaldığı ile ilgili olarak çıkan tevatürata inanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Hele Çin’in Kumkapı’da Kumport olarak bilinen liman faaliyetlerinin raylı sistemin entegre bir parçası olduğu düşünülürse, zaten Türkiye’yi dışarda bırakan bir “Doğu Rüzgarı“ olamayacağı anlaşılabilir.
Görmek İnanmaktır (Seeing is Believing)
Geçen hafta 34 katarlı bir treni çeken lokomotif doğu Londra’ya geldiğinde bu Ocak 2017’nin beklenmedik bir gelişmesi değildi. Londra, Çin’in uğrak olarak öngördüğü 15. Avrupa şehri olmuştu. Tam tamına yaklaşık 4700km(7600 mil) yol katederek 8 ülkeyi geçen uzun tren katarı, ucuz Çin mallarını sonunda Avrupa’nın en batısına ulaştırmıştı. Elbette bunların hepsi ipek değildi. Ama eminim, kargo içinde ipekli kumaşlar, hazır giyim ürünleri ile son Çin modasının örnekleri olan lüks haute-couture eşya da vardı. Dönüş yolunda ise uğrak şehirlerin özelliklerine göre çeşitli gıda ürünlerinin Çin’e gidecek olması, artan gelirin Çin halkına, değişen sofra ve ikram adabı ile yeni damak lezzetleri sunacağı anlamına geliyor. İspanyol ve Fransız peyniri, Alman birası, çeşitli şaraplar ve Parma Jambonu, artık Çin’de arananlar arasında sayılmalı.
Brexit Öncesi Başağrısına Şifa gibi
Bu Brexit’e Lizbon anlaşmasının 50. Maddeyi öyle mi başlatalım, yoksa böyle mi? diye tereddüt geçiren Birleşik Krallık yöneticileri tarafından eskiden olacağından daha fazla bir memnuniyet ile karşılandı. AB den ve tek pazardan ayrılsalar bile, artık Çin’e bile ulaşacak katarlar, nihayet ayaklarına gelmişti. Trenin uzun yolcuğu, batı Çin’deki Yiwu’da başlamış, tasarlanan güzergah üzerinden, Kazakistan, Rusya, Belarus, Polonya, Almanya, Belçika ve Fransa’yı aşarak, Manş kanalı veya Chunnel’a ulaşmış ve kargo terminalinde durmuştu.
Gemiden Hızlı, Uçaktan Ucuz
Evet henüz uyumlaştırması tamamlanmamış demiryolu hatları nedeni ile tek bir lokomotif ile yapılamamıştı yolculuk. Ama 2 Ocak’ta başlayıp, 18 Ocak’ta hiçbir engelle ve zorlukla karşılaşmadan, menzil-i maksuduna ulaşmış, üstelik aheste de gitmemişti. Dolayısı ile Doğu Rüzgarı’nın 21. yüzyılın başarılı küreselleşme kuşağı olarak kabul edilmesinde haklı bir çok neden var.Üstelik trenlerin haftada bir çift yönlü hareketinin planlanıyor olması, hem duraksama riski taşıyan dünya ekonomisi için, hem de 2015 de duraksayıp, ihracatı azalan Çin için bir umut.
Kendi Yaptığı Bendi Aşan bir Çin
Evet, Çin Devlet Demiryolları İdaresi yani bizim TCDD den mülhem ÇHCDD, halen 15 Avrupa şehrine sefer başlatmış durumda. Madrid ve Hamburg, Paris ve Londra da bunların arasında. Bunun karşılıksız kalmasına imkan yok. Başlangıç noktası, Yiwu ve içinde bulunduğu 16 Çin şehri de, artık kozmopolit birer merkez. Avrupa’ya damardan giren Çin’e, şimdi her yönden, dünyanın heryerinden akan insan var. Açıkçası Çin, “Tek Kuşak-Tek Yol“(One Belt-One Road) projesi ile kendi eliyle tarihte inşa ettiği Çin seddini, yine kendi aştı. Vaktiyle kültür devrimi ile zincirlerini kırıp atmıştı. Şimdi bendini aştı ve enginlere sığamadı taştı.
Türkiye Doğu Rüzgarı’nın Neresinde?
Çin bu projeye halen 15 milyar dolar harcadığını açıklıyor. Toplam bütçe maliyeti 40 milyar olarak öngörülen projenin 8 milyar dolarlık kısmının Türkiye’yi de içine alacak Orta Koridor için harcanacağı bilgisini geçtiğimiz Mayıs ayında öğrenmiştik. Avrasya tünelinin raylı olarak inşa edilen bölümünün bu tahsisten ne kadar nemalandığını bilmiyorum. Ancak, Bakü-Tiflis-Kars projesi ile Edirne-Kars yüksek hızlı tren projesi Orta Koridor’un parçası olduğu için, zaman zaman kamu oyunda, Türkiye’nin proje kapsamı dışında kaldığı ile ilgili olarak çıkan tevatürata inanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Hele Çin’in Kumkapı’da Kumport olarak bilinen liman faaliyetlerinin raylı sistemin entegre bir parçası olduğu düşünülürse, zaten Türkiye’yi dışarda bırakan bir “Doğu Rüzgarı“ olamayacağı anlaşılabilir.
Görmek İnanmaktır (Seeing is Believing)
Geçen hafta 34 katarlı bir treni çeken lokomotif doğu Londra’ya geldiğinde bu Ocak 2017’nin beklenmedik bir gelişmesi değildi. Londra, Çin’in uğrak olarak öngördüğü 15. Avrupa şehri olmuştu. Tam tamına yaklaşık 4700km(7600 mil) yol katederek 8 ülkeyi geçen uzun tren katarı, ucuz Çin mallarını sonunda Avrupa’nın en batısına ulaştırmıştı. Elbette bunların hepsi ipek değildi. Ama eminim, kargo içinde ipekli kumaşlar, hazır giyim ürünleri ile son Çin modasının örnekleri olan lüks haute-couture eşya da vardı. Dönüş yolunda ise uğrak şehirlerin özelliklerine göre çeşitli gıda ürünlerinin Çin’e gidecek olması, artan gelirin Çin halkına, değişen sofra ve ikram adabı ile yeni damak lezzetleri sunacağı anlamına geliyor. İspanyol ve Fransız peyniri, Alman birası, çeşitli şaraplar ve Parma Jambonu, artık Çin’de arananlar arasında sayılmalı.
Brexit Öncesi Başağrısına Şifa gibi
Bu Brexit’e Lizbon anlaşmasının 50. Maddeyi öyle mi başlatalım, yoksa böyle mi? diye tereddüt geçiren Birleşik Krallık yöneticileri tarafından eskiden olacağından daha fazla bir memnuniyet ile karşılandı. AB den ve tek pazardan ayrılsalar bile, artık Çin’e bile ulaşacak katarlar, nihayet ayaklarına gelmişti. Trenin uzun yolcuğu, batı Çin’deki Yiwu’da başlamış, tasarlanan güzergah üzerinden, Kazakistan, Rusya, Belarus, Polonya, Almanya, Belçika ve Fransa’yı aşarak, Manş kanalı veya Chunnel’a ulaşmış ve kargo terminalinde durmuştu.
Gemiden Hızlı, Uçaktan Ucuz
Evet henüz uyumlaştırması tamamlanmamış demiryolu hatları nedeni ile tek bir lokomotif ile yapılamamıştı yolculuk. Ama 2 Ocak’ta başlayıp, 18 Ocak’ta hiçbir engelle ve zorlukla karşılaşmadan, menzil-i maksuduna ulaşmış, üstelik aheste de gitmemişti. Dolayısı ile Doğu Rüzgarı’nın 21. yüzyılın başarılı küreselleşme kuşağı olarak kabul edilmesinde haklı bir çok neden var.Üstelik trenlerin haftada bir çift yönlü hareketinin planlanıyor olması, hem duraksama riski taşıyan dünya ekonomisi için, hem de 2015 de duraksayıp, ihracatı azalan Çin için bir umut.
Kendi Yaptığı Bendi Aşan bir Çin
Evet, Çin Devlet Demiryolları İdaresi yani bizim TCDD den mülhem ÇHCDD, halen 15 Avrupa şehrine sefer başlatmış durumda. Madrid ve Hamburg, Paris ve Londra da bunların arasında. Bunun karşılıksız kalmasına imkan yok. Başlangıç noktası, Yiwu ve içinde bulunduğu 16 Çin şehri de, artık kozmopolit birer merkez. Avrupa’ya damardan giren Çin’e, şimdi her yönden, dünyanın heryerinden akan insan var. Açıkçası Çin, “Tek Kuşak-Tek Yol“(One Belt-One Road) projesi ile kendi eliyle tarihte inşa ettiği Çin seddini, yine kendi aştı. Vaktiyle kültür devrimi ile zincirlerini kırıp atmıştı. Şimdi bendini aştı ve enginlere sığamadı taştı.