Güvenlik Diplomasisi Çalıştayı | SONUÇ RAPORU

Haber

TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yüksek katılım ve yüksek başarı ile gerçekleştirilen “Global Sivil Diplomasi İnşası Zirvesi SİVİL GLOBAL 2016”...

SİVİL GLOBAL PROGRAM | SEKTÖREL DİPLOMASİ KANALLARI
GÜVENLİK DİPLOMASİSİ ÇALIŞTAYI
SONUÇ RAPORU

TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yüksek katılım ve yüksek başarı ile gerçekleştirilen “Global Sivil Diplomasi İnşası Zirvesi SİVİL GLOBAL 2016“ kapsamındaki “Sektörel Diplomasi Kanalları“ altında 22 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da yapılan “Güvenlik Diplomasisi Çalıştayı“; Zirve’nin “Potansiyelin Keşfi: Kapasite Yönetimi ve Derinleşme“ olarak belirlenen ana temasına hizmet edecek şekilde, uluslararası alanda işbirliği imkânlarının proaktif yaklaşımlarla geliştirilmesine çok yönlü faydalar ve önemli katkılar sunmak üzere oldukça verimli geçmiştir. İlgili uzmanlar, akademisyenler, yetkililer ve STK yöneticilerinin katılımı ile icra edilen Çalıştay’da öne çıkan tespit ve değerlendirmeler özetle aşağıda derlenmiştir:

1. Toplumun oluşmasına esas teşkil eden en temel insani ihtiyaçlar; beslenme, barınma ve korunmadır. Korunma ihtiyacı devlet düzeyinde, devletin bekası ve güvenliği olarak tezahür etmektedir. Modern dönemin temel parametresi rasyonel bireydir. Rasyonel bireyin temel özelliği, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek üzere tek başına karar verebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Rasyonel çıkar anlayışının 1648 Westphalia Barışı ile şekillenmeye başlayan, 19. yüzyılda Avrupa’da, 20. yüzyılda tüm dünyada norm hâline gelen “ulus-devlet“ üzerindeki yansıması ise “ulusal çıkar“ anlayışı olmuştur.

2. Günümüzde ulus-devletlerin ulusal çıkar yaklaşımı temelinde bir “devlet aklına“ sahip oldukları ve devletlerin bu akla göre davrandıkları, özellikle realist paradigma tarafından kabul edilmektedir. Ulus-devletin en vazgeçilmez çıkarı ise devletin bekası ve güvenliktir.

3. Bu bağlamda, “güvenlik“ başlığı altında; insan güvenliği, gıda güvenliği, su güvenliği, enerji güvenliği gibi pek çok alt çalışma alanının ortaya çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla günümüzde “güvenlik diplomasisi“; resmî - gayriresmî, geleneksel - yenilikçi tüm diplomatik faaliyetlerin, devletin bekasını güvence altına alma istikametinde koordine edilmesi olarak tanımlanabilir.

4. Güvenlik konusunun küresel bir problem hâline geldiği ve güvenlik teknolojisinin derin değişimler yaşadığı günümüzde bu konu siyasi ve diplomatik imaj ve çıkarların bir paylaşım alanı hâline gelmiştir. Türkiye’de de “güvenlik“ konusuna dair çalışmalar küçümsenemeyecek düzeydedir. Ne var ki, siyasi, sosyolojik, ekonomik ve teknolojik alanlarda yaşanan gelişmeler güvenlik konusunun son derece değişken ve dinamik bir nitelik kazanmasına neden olmaktadır.

5. Uluslararası ilişkilerin temel paradigması olan “güvenlik“ ile ilgili olarak ciddi bir literatür oluşmuş bulunmaktadır. Özellikle Batılı ülkeler konuyla ilgili ciddi enstitüler, araştırma merkezleri ve düşünce kuruluşları oluşturmuşlardır.

6. Geleneksel güvenlik anlayışı içeride ve dışarıda sadece askerî üstünlük ve kontrol öngörmekteyken, günümüzde devletin bekasına dönük her türlü tehditle ilgili çalışma artık güvenlik çalışmalarının kapsama alanına girmektedir. Gıda güvenliği, su güvenliği, enerji güvenliği, insani güvenlik vb konular, devletin ve rejimin güvenliği ve bekası ile doğrudan ilgili konular olarak görülmektedir. Diplomasi kavramının da çok boyutlu bir içerik kazandığı göz önüne alındığında, güvenlik diplomasisi ile ilgili çalışmanın da çok boyutlu bir çerçevede ele alınması gerektiği anlaşılmaktadır.

7. Silahlı kuvvetlerin, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan yeni savaş yaklaşımlarına gereken önemi verip bunlar doğrultusunda bir hazırlık içinde olup olmadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Modern silahlara ve yeni savaş alanlarına güvenlik diplomasisinde yer verilmeye başlanmıştır.

8. Dikkate alınması gereken bir diğer nokta da güvenlik konusunun yakın zamanlara dek büyük ölçüde resmî kurumlarca çalışılan bir konu olmasıdır. Ne var ki, yine teknolojik, sosyolojik ve siyasi gelişmelere bağlı olarak sivil toplum önem kazanmış, meselenin sadece resmî düzeyde ele alınıp değerlendirilmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Bu nedenle sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının da güvenlik konusu ile yakından ilgilenmeleri, halk ile devlet arasında köprü işlevi üstlenmeleri ve nitelikli çalışma yürütmeleri kaçınılmaz bir zaruret hâline gelmiştir.

9. Özel askerî şirketlerin rolü de ulusal ve uluslararası güvenlik meselelerinde gittikçe artmaktadır.

10. Gelişen teknolojiyle beraber kullanılmaya başlanan otonom silahlar, robotlar, lazer silah sistemleri gibi silahların insan hakları üzerinden sorgulanması söz konusudur.

11. Savaş hukukunun çeşitli alanlarda değişime ayak uydurup, değişmesi gerekmektedir.

12. Orta Doğu’daki çatışmalar sonucunda ulus-devletlerin egemenlik sistemi sarsılmakta ve sorgulanır hâle gelmektedir. Devletlerin ise sınırlarını kontrol edemedikleri gözlemlenmektedir. Sınır anlayışı değişmeye başlamış, uluslararası hukukun yatay düzlemde işleyen sistemi sarsılmıştır.

13. Bir devletin kendisini güvende hissetmesi, diğerlerinin de güven algılarının yüksek olmasına bağlıdır. Uluslararası alanda bazı devletler güvenlik açığı endişesi taşırken sistemin istikrarlı seyretmesi ve uluslararası barışın kalıcı hâle getirilmesi düşünülemez. Dolayısıyla güvenlik diplomasisi, çatışmaların çözümü ve barış inşası açısından büyük önem taşımaktadır.

14. Güvenlik sıkıntısı, göç sorununa yol açmış ve bu durum uluslararası bir sorun hâline gelmiştir. Ülke dışına göç ve ülke içinde göç dışında, yabancı savaşçılar meselesi de bir diğer uluslararası sorundur.

15. Bölgesel ve ulusal bazdaki geleneksel güvenlik sistemleri işlemez hâle gelmiştir. İstihbarat teşkilatları alışılmışın dışında birbiriyle ortak çalışma zorunluluğu altında kalmıştır.

16. Batı ile “3. Dünya Ülkeleri“ arasındaki güvenlik farkı bir uçurum hâline gelmiştir ve bu fark gittikçe daha da büyümektedir.

17. Ancak uluslararası birlikteliğin zorunlu hâle gelmesine rağmen devletler hâlen ulusal çıkarlarını gözetmektedir, ulusal güç sağlama peşindedir ve jeopolitik kaygılar gütmektedir.

18. Nükleer enerji ve nükleer silahlanma konusunda hâlen bir işbirliği söz konusu değildir. Bu konuda sivil toplumun etkinliği yok denecek kadar görünmez hâldedir.

19. Özel güvenlik şirketlerinin rolü büyümüştür. “Paralı askerlik“, kökeni antik çağlara dayanan ve genellikle eleştirilen bir sistemse olsa da 20. yüzyılda bile kullanılmıştır. 90’lı yıllarda gittikçe kullanımı artmıştır. Ancak bu tip güvenlik şirketleri insan hakları ihlalleriyle gündeme gelmiştir. Gösterilecek başlıca sebep ise yeterli güvenlik analizi yapılmadan işe alım yapılmasıdır. Genellikle hapishaneden çıkmış kişiler, eski askerler, eksi polisler yahut iş bulmakta zorluk çekilen ülkelerden gelen kişiler ucuz ücretlerle istihdam edilmektedir.

20. Türkiye yeni teknolojilere ayak uydurma yolunda adımlar atmaya ve TÜBİTAK da bu konularda eğitim vermeye başlamıştır. Genelkurmay Başkanlığı ayrı bir birim oluşturmuştur.

21. Sonuç olarak, yapılması gereken; “güvenlik diplomasisi“ konseptinin oluşturulması, envanterin tanımlanması, aktörlerin ekip oyunun kurgulanması, yeni teknolojilere ayak uydurulması, değişen savaş anlayışının iyi analiz edilip, anlaşılmasıdır.
22 Nisan 2016, İstanbul
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2711 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1078
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2042 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2042

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çal...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanla...;

Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor. ;

Dünyadaki en güçlü ve etkili istihbarat servisleri açısından merak edilen en önemli konuların başında, Çin’in Afrika’daki askeri ve siyasi stratejik planları gelmektedir. Afrika madenleri ve enerji yatakları Çin’in bu kıtaya yönelmesinde temel etkendir. ;

Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21. yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik ...;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...