Sayın Başkan, Değerli.Konuklar, Bayanlar ve Baylar,
Öncelikle bu uluslararası kongreyi düzenleyerek bize, bir araya gelme ve aynı bölgenin geçmişini, bugününü ve geleceğini paylaşmamızdan ötürü hepimizin ilgilendiği konularda görüşlerimizi paylaşma fırsatı veren ev sahiplerimiz Türk Asya Stratejik Araştırma Merkezi (TASAM)'ne, Tekirdağ Valiliği'ne ve ayrıca Namık Kemal Üniversitesi'ne minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. Farklı taraflarda olduğumuzda bile, yeni nesiller için daha iyi ve müreffeh bir gelecek sağlamak adına birbirimizi dinlemeli ve çaba sarf etmeliyiz.
Maalesef, Balkanlar'ın tarihi bu misyonun kolayca yerine getirilemeyeceğini defalarca kanıtlamıştır. Geçen yüzyılda bu bölgede iki Dünya Savaşı, iki Balkan Savaşı, etnik gruplar arası cepheleşmeler ve iç savaşlar meydana gelmiştir. Güvenlik ve bölgesel istikrar her zaman bir takım tehditler altında kalmıştır. Bu çatışmaları engellemek için küçük veya büyük, zengin veya fakir her ülkenin temel, meşru, ulusal çıkarlarını korumak için kurulmuş bir uluslararası sistem 1945'ten beri mevcuttur. Devletlerin eşit egemenliği, toprak bütünlüğüne saygı ve uluslararası olarak tanınmış sınırların dokunulmazlığı onun bağlayıcı ilkeleri arasındadır. Yakın zamana kadar, genel olarak, bu sistem önceden görülmemiş bir refah ve nispi bir barış getirmiştir.
Günümüzde, sadece bu bölgeyle sınırlı kalmayan ve uluslararası boyutlarda etkileri olan tehlikeli bir gelişimle karşı karşıyayız. Sırbistan Cumhuri-yeti'nin güney eyaletlerinden Kosova ve Metoya'nın özerk hükümetin geçici kurumları tarafından tek taraflı olarak ilan edilen bağımsızlık bildirgesi bölgenin güvenlik ve istikrarını kesinlikle tehdit etmektedir. Bu illegal hareketin sonucu olarak uluslararası sistem daha istikrarsız, güvensiz ve hırçın olmaktadır.
Uluslararası sistemin temel normlarının bu aleni ihlali yüzünden, Birleşmiş Milletler Sözleşmesiyle kabul edilmiş ve Avrupa'da da Avrupa Konseyi Tüzüğü ve Helsinki Sonuç Bildirgesi'yle kuvvetlendirilmiş uluslararası ilkelerle ciddi şekilde alay edilmiştir.
Sonuç olarak bugün elimizde ne var?
Devletlerin büyük bir çoğunluğunun farkında olduğu gibi, Priştina'daki geçici Arnavutluk otoritelerinin bu gayri meşru hareketi günümüzün uluslararası ilişkiler temelini oluşturan ilkelerin kökten zarar görmesine tehlikeli bir örnek teşkil edecektir. Bu örnek, etnik çatışmalara zorla çözüm kabul ettirme öğretisini meşrulaştrracaktır. Ayrıca geçici veya yerel bir otoritenin tek taraflı ayrılma hareketi de meşru hale gelecektir. Kendi kaderini tayin etme hakkı, bağımsızlık hakkına dönüşmektedir. Bu uluslararası arenada tanınmış egemen devletlerin zorla parçalanmasını meşru hale getirecektir. Ve son olarak; bu, Avrupa'daki anlaşmazlıkların barışçıl ve karşılıklı olarak kabul edilerek çözümlenmesi taahhüdünü de ihlal edecektir.
Bu gerçekler ışığında, bu tek taraflı bağımsızlık ilanı bir oldubitti yaratma teşebbüsüdür ve Sırbistan'ın Kosova ve Metoya eyaletlerinin gelecekteki konumlarını belirleme sürecinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin otorite ve yetkisini yok sayarak, bir sonuç dayatmaktadır.
Ne yazık ki, dünyada otuz küsur ülke Kosova Arnavutlarının ayrılıkçı sebeplerini, onların tek taraflı bağımsızlık ilanlarını tanıyarak desteklemiştir. Bu devletler bunu Birleşmiş Milletler Sözleşmesini, Helsinki Sonuç Bildirgesini, Güvenlik Konseyinin 1244 nolu kararını umursamayarak ve bu öncü hareketin kendileri de dâhil başkalarına da olabileceği ihtimalini yok sayarak yapmışlardır.
Şu noktada, Sırbistan'ın konumu çok açıktır. Sırbistan hiçbir zaman Priştina'daki yetkililerin Sırbistan'dan tek taraflı ayrılma girişimlerini tanımayacaktır. Sırbistan, Kosova'nın tek taraflı bağımsızlık ilanını tanıyan ülkeleri bu kararlarını tekrar düşünmeye ve tanımayan ülkeleri de uluslararası sistemin kökten zarar görmesini engellemek adına bize yardım etmeye çağırmaktadır. Sadece samimi diyalog ve müzakereler bölgedeki tüm insanlar için uzun süreli çözümler getirecektir.
Burada kendimize, Birleşmiş Milletler üyesi olmaktan kaynaklanan uluslararası meşruiyeti elde edemeyen geleceği belirsiz bir varlık olarak Kosova eyaleti, Belgrat'tan bağımsız olarak sürdürülebilir bir refah sağlayabilecek mi sorusunu sormamız gerekir.
Ayrıca, Sırbistan ve Kosova arasında seçim yapmak zorunda kalan komşularımızın aldıkları olumsuz kararlar neticesinde bölgesel istikrar ve işbirliğinin artıp artmayacağını özellikle burada Tekirdağ'da kendimize sormalıyız.
Bu durumda, Güvenlik Konseyi'nin 1244 no'lu kararına saygı, Sırpların ve Arnavut olmayanların korunmasını ve o eyaletteki kurumlarının işlemesini sağlayan uluslararası düzenle tek bağdır. Aksi takdirde, EULEX (Avrupa Birliği Kosova Misyonu) misyonunu uygulama ve gerçekleştirme teşebbüsü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yetkilendirmesi olmaksızın mevcut durumu kesinlikle geliştirmeyecektir.
Kosova'nın tek taraflı bağımsızlık ilanı, kendimizi adadığımız Avrupalı bakışına şüphesiz ki katkıda bulunmayacaktır. Kosova'nın tek taraflı bağımsızlık ilanı yüzünden, Avrupa Birliği'ne tüm bölgenin çabuk ve pürüzsüz entegrasyonu yerine, bölgesel istikrarı ve refahı tehdit eden uzun süreli donmuş anlaşmazlıklar ihtimaliyle karşı karşıyayız.
Sırbistan, topraklarını tüm diplomatik ve siyasi araçlarla korumaya kararlıdır. Sırbistan, kendini savunarak bugünü ve geleceğini koruması gereken Balkanlar da dâhil tüm uluslararası topluluğu da savunmaktadır. Sırbistan, kendi tutumunun doğru, samimi ve Kosova'daki herkesin, Arnavutların, Sırpların, Türklerin ve diğerlerinin yararına olduğunun kanıtlanacağından emindir.
Sonuç olarak, Tekirdağ'da ki Uluslararası Balkan Kongresi'nin değerli katılımcılarının mesajı ne olabilir? Uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne, Helsinki Sonuç Bildirgesi'ne ve Güvenlik Konseyi 1244 no'lu kararına saygı göstermenin, bölgesel istikrar, güvenlik ve Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olan Balkanlar'ın sürdürülebilir gelişimi için bir garanti olduğunun öncelikli önemine buradaki çoğu katılımcının karşı olduğunu düşünmüyorum. Zorlamanın gücü yerine hukukun gücü hâkim olursa, bu önemli problemler için barışçıl çözümler bulma şansımız olacaktır.
Son olarak, sabrınız için teşekkür ederim. Biz Balkanlar'da fikirlerimizi paylaşmak, birbirimizi anlamak, diyalog ve işbirliği geliştirmek ve paylaştığımız bölgenin müreffeh geleceği için adımlar atmak için bu tarz toplantılara ihtiyacımız olduğundan ötürü bu buluşmayı organize edenlere minnettarlığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.