Birkaç yıl önce, Afrika kıtasında yönetim, barış ve güvenlik konularıyla ilgili olarak sivil toplumu mevzu bahis etmek dahi insanları şaşkınlığa uğratırdı. Ancak Afrika Barış ve Güvenlik Gündemi detaylı bir şekilde incelendiğinde sivil toplumun, Afrika Birliği'nin kıtada barış ve güvenlik bekçisi olarak gerçekleştirdiği çalışmalarını destekleyici ve tamamlayıcı mühim bir unsuru olarak görüldüğü gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu durum, APSA'da sivil toplumun, toplumsal katma değerinin teorik ve politika olarak kabul edildiğinin bir göstergesidir. Yani, sivil toplumun kıtada barış ve güvenlik konularındaki rolünün artık rasyonel şekilde ele alındığı söylenebilir. Fakat söz konusu kabul sivil toplumun gerçekte ne olduğuna dair kavramsal karmaşaların düzeltilebil-diği anlamına gelmemektedir. Sivil toplum kim için çalışır ve kime hesap verir soruları net şekilde cevaplandırılamamaktadır. Bu kavramsal karmaşada altını çizmem gereken en belirgin nokta ise Afrikalıların ve Afrika kuruluşlarının kendi gündemlerinde çatışma önleme, çözümleme ve barışı idame etme konularını üstlenmelerine yönelik sonu olmayan gereksinimdir.
Sivil toplum örgütlerinin çatışma çözümleme ve barışı tesis etme konularındaki rollerini sorgulama amacıyla dört kritik sorunun sorulması gerektiğine inanıyorum. Sivil toplum çatışma önleme, çözümleme ve barış oluşturma konularında rol alma yetkisini nereden alır veya kıtada barışı tesis etme ve güvenlik konularıyla ilgili beyanda bulunma hakkını sivil topluma kim verir, çatışma çözümü ve barı tesis etme alanında sivil toplumun üstlenebileceği rol nedir ve bu rolü nasıl uygulayabilirler, ne gibi sorunlarla karşılaşırlar?
Sivil toplum çatışma önleme, çözümleme ve barış oluşturma konularında rol alma yetkisini nereden alır?
Kavramsal ve teorik bir perspektiften bakıldığında, Afrika ve dünyadaki güvenlik söyleminde kilit taşın paradigmatik olarak devletten insan güvenliğine dönüşmesi; devletin, barışın tek muhafızı olmadığını göstermektedir. AfB Afrika Güvenlik ve Savunma Politikası'na (CADSP) göre, yeni insan güvenliği kavramı "yönetim sürecine tamamen katılma hakkı; eşit gelişim hakkının yanı sıra kaynaklara ve temel yaşamın gerekliliklerine erişim hakkı; yoksulluğa karşı korunma hakkı; yardımcı eğitim ve sağlık koşulları edinme hakkı; cinsiyet bazında marjinalleşmeye karşı korunma hakkı; doğal felaketlerin yanı sıra ekolojik ve çevresel bozulmaya karşı korunma hakkı gibi çeşitli insan hakları konularını kapsayan çok boyutlu bir güvenlik kavramıdır". Yani, insan güvenliği kavramının tanımından çıkarılabileceği üzere, güvenliğin eskiden olduğu gibi devletin yeterliliği dahilinde olmadığı anlamı çıkarılabilir.
Afrika Birliği'nin çatışma önleme, çözümleme ve yönetimi konularında sivil toplumun önemine dair politika bildirimlerinde bulunmuş olması bu zemine aykırıdır.
- AfB'nin özellikle de Afrika Birliği Kurucu Yasası (2001), Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi'nin (BGK) Kuruluş Protokolü (2002) ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konsey Tüzüğü (ECOSOCC) gibi kurumsal dokümanları, Afrikalı Sivil Toplum Kuruluşları'nın çatışma önleme sürecine katılımına dair geniş yer ayırmaktadır. Örneğin Barış ve Güvenlik Konseyi'nin Kurulması ile İlgili Protokol ve BGK prosedürünün ilgili kuralları, Afrika sivil toplumunun çatışma önleme alanındaki kapasitesinin ne kadar büyük olduğunu öngörmektedir.
- Afrika Birliği Kurucu Yasası (2001), Birliğin faaliyetlerinde Afrika vatandaşlarının katılımı; hükümetler ve sivil toplumun bütün katmanları arasında işbirliği oluşturmanın gerekliliği...[ve] Afrika vatandaşlarının Birlik faaliyetlerine katılımını teşvik etme konularını ele almaktadır.
• Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi'nin Kuruluş Protokolü'nün (2002) 20. maddesi Barış ve Güvenlik Konseyi, sivil toplum örgütlerini, toplum kökenli ve diğer sivil toplum örgütlerini özellikle de kadın örgütlerini Af-rika'daki barış, güvenlik ve sürdürülebilirlik konularının teşvikinde etkin bir şekilde rol almaları için desteklemektedir. Gerekli görüldüğü takdirde bu örgütler, Barış ve Güvenlik Konseyi ile ilgili söylevde bulunmaları için davet edilebilirler.
Afrika 'da Çatışma Çözümünde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü 161
- BET'lerin barış ve güvenlik mekanizmalarının yanı sıra ilgili otoritelerin kararlarını düzenleyen dokümanlar.
Kurumsal olarak Afrika Birliği'nin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konseyi (ECOSOCC), kıtanın insan güvenliği alanında sivil toplumun etkisini ne derecede takdir ettiğinin açık bir örneğidir.
Bu bağlamda, APSA'nın çatışma önleme, yönetimi ve çözümleme hususunda öngördüğü sivil toplumun oynayabileceği kritik rolün tartışılması mantıklıdır. Ancak bu rol, bir destekten çok daha fazlasıdır.
Çatışma önleme, çözümü ve barışın tesisinde sivil toplumun üstlenebileceği rol nedir?
1980'li yılların sonlarından itibaren Sivil Toplum Kuruluşları, Afrika'da çatışma önleme, azaltma ve çözümleme çalışmalarında kilit rol oynayan aktörler olarak yer almaktadır. Sivil Toplum Kuruluşları'nın Afrika'daki bu önemli konumu büyük çoğunlukla, kıtanın tanık olduğu taban örgütlenmesi baskısının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir (Soğuk Savaş'ın bir sonucu olarak dünyanın diğer bölgelerinde de yer alan değişikliklere denk düşen ve kısmen bu değişikliklere cevap niteliğinde olarak) ve kıtanın pek çok bölgesinde siyasi alanların açılmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları ya çatışma ve güvenlik konularında gerçekleştirdikleri araştırmalar aracılığıyla ya da tabandan barış savunması ve çatışma çözümleme faaliyetleri aracılığıyla, kendilerine barış oluşturma ve barışı inşa etme gibi kritik alanlarda yer edinmişlerdir. Sivil Toplum Kuruluşları, Afrika'daki çatışmaların her evresine çok değerli katkıda bulunmuştur.
Sivil Toplum Kuruluşları'nı Afrika'daki çatışma çözümü ve barış süreçlerinin korunmasında başarılı kılan faktörler şu şekildedir:
- STK'lar, kıtanın gerekliliklerini karşılama ve böylece çatışma kaynaklarının ele alınmasında etkili savunucular olabilirler.
- STK'lar çoğunlukla küresel, bölgesel ve ulusal destek ve kaynak ağlarını seferber ederler.
- STK'lar süreçleri kolaylaştırmak ve çatışma arabulucuğu yapmak için benzersiz konum ve geçerliliklerini kullanırlar.
- STK'lar iç bürokrasilerle yasaklanamazlar, bu anlamda da hızlı hareket edilmesini ve işlerin tabandan gerçekleştirilmesini sağlarlar.
- STK'lar çatışma durumlarına olan yakınlıkları ile vakitlice tepki verebilirler.
- STK'lar bölgesel ve yerel konular, kültürler ve ilişkilere dair geniş bilginin yanı sıra hükümetlerin dahi gerçekleştiremediği durumlarda ters durumları düzene sokma yeteneğine sahiptirler.
- STK'ların farklı yaklaşım biçimleri ve süregelen çatışma dönüşümü ve sürdürülebilir barış imkanlarını güvenceye alma yetkileri vardır.
Yapısal mekanizmaların çatışmaları önleme ve hafifletmesi yönündeki gereksinim, Afrika'da barış ve kalkınma gündeminin başarılması konusunda kritik değerdedir. Bu anlamda, STK'ların yapısal koruma konusundaki (temel nedenleri işaret eden) görevleri şu şekildedir:
- Yapısal şiddeti işaret etmek ve gelişim, insan hakları takibi ve teşviki, çevresel bozulmayı önleme gibi yollarla insan güvenliğini korumak,
- Hükümetleri ve devlet yapılanmalarını uyumlu hale dönüştürmek - (siyasi süreçlere, politika diyaloglarına, takip sürecine, savunma kampanyalarına, protestolara katılım yoluyla)
- Sosyal gerilimleri azaltmak ve yabancı düşmanlığına, ayrımcılığa karşı savaşmak, diyalog ortamı oluşturmak, hoşgörü ve barış kültürünü teşvik etmek.
- Çatışmalarda arabuluculuk etme ve çatışma çözümleme eğitimi, arabu-culuk hizmetleri, eğitim, yasa takibi gibi yollarla farklılıkları yönetme kapasitelerini güçlendirmek, Afrika'da baş gösteren güvenlik mimarisi için erken teşhis ve potansiyel şiddet çatışmalarını hafifletmeye yönelik erken uyarı sistemleri birincil önemdedir. Bu güvenlik düzenlemeleri çerçevesinde, STK'ların erken teşhis aşamasındaki görevleri şu şekildedir:
- Ortaya çıkan krizlere yönelik erken uyarı - (farkındalık oluşturma ve dikkat çekme anlamında takip etme, analiz ve iletişim),
- Yanıt niteliğinde seçenekler ve stratejiler geliştirme - (öneriler sunma, politika diyaloglarında yer alma),
- Yanıt anlamında siyasi iradeyi seferber etme - (lobi kurma ve kampanya yürütme),
- Eylem gerçekleştirme - (Resmi olmayan 'diplomasi', sosyal diyalog, kamu protestoları.),
Çatışma esnasında STK'ların görevleri ise şu şekildedir;
- 'barış oluşumları' ve kamu farkındalık çalışmalarını geliştirme ve güçlendirme.
Çatışma çözümünde STK'ların görevleri şu şekildedir:
- (hem teknik hem de kaynak olarak) siyasi müzakereler ve güven oluşturma girişimlerine destek,
- Temel nedenlere yönelimi sağlamak için müzakere gündemini şekillendirme,
- Müzakere süreçlerine doğrudan veya dolaylı olarak katılım,
- 'Görünürün arkasında olanlara' yardım etme: sosyal diyalog ve gayri resmi diyalog ve yetkin ofislerin kolaylaştırılması sürecini sürdürme,
Barışı tesis etmede STK'ların görevleri şu şekildedir - (tekerrürü önleme):
- Barış anlaşması ve güçlendirme desteği üzerine kamu eğitimi ve farkındalık oluşturma,
- Savaştan etkilenen topluluklar ve ilişkilerin rehabilitasyonunu kolaylaştırma - (barış zeminini oluşturma),
- Geçişsel adalet süreçlerine katkıda bulunma,
- Yapısal korunma-iyi yönetimi teşvik, yeniden yapılanma ve gelişim, sosyal çatışmalara arabulucuk etmek, insan haklarını koruma gibi konulara yönelik girişimlerin başlatılması.
Ancak, Afrikalıların acilen destek beklediği alanlar; çatışma çözümü ve barışı koruma alanlarıdır. Bölgesel Örgütün, Afrika'nın barışı ve güvenliğine katılımı, çatışma önlemeden ziyade çatışma yönetimi üzerine yoğunlaşmakta ve faaliyetleri, hem analitik hem de işletimsel düzeylerde kapasite boşlukları ile şekillenmektedir. STK'larla işbirliği bu iç kapasite sıkıntılarını karşılama ve aynı zamanda STK'ların rol ve yetkinliklerini genişletme anlamında en etkili ve sürdürülebilir yollardan biridir.
Sivil toplum bu görevi nasıl yerine getirebilir?
1) Gayri Resmi Diplomasi
- Afrika Birliği Komisyonu, "Akıl Paneli" (Panel of the Wise) dahilinde sağlam bir arabuluculuk birimine gereksinim vardır. Kurumsal olarak, Afrika Birliği'nin AfB Çatışma Yönetimi Departmanı'nda, Panel ile yakın temas halinde çalışacak bir arabulucu birimin oluşturulması iyi bir fikir olabilir. Bu birimde çalıştırılmak üzere bir sivil toplum temsilcisi görevlendirilebilir.
- Sivil toplum, bir çatışma ortamında, özellikle de savaşan güçlerin birbirlerine olan güvenini yitirdikleri durumlarda, Panel ve aktörler arasındaki
iletişimin kolaylaştırılması ve genişletilmesi alanında yardımcı olabilir. Böyle bir durumda, bir sivil toplum örgütü, müzakereler ve savaş sonrası süreç boyunca güven inşa etme anlamında kritik bir rol oynayabilir.
- APSA'nın arabuluculuk çabalarını genişletme niyetiyle sivil toplum, olgu tespit etme misyonlarında destek sağlayabilir.
- Arabulucu ekiplere yardımcı olur, önerilerde bulunur.
- Çatışma Yöreleme ve Analizi
- Sivil toplum, Panel'in araştırma ve analiz kapasitesini genişletme hususunda destekçi olmalıdır. Sivil toplumun çatışma alanlarına yakınlığı dikkate alındığında; sivil toplum, çatışmaları analiz etme yoluyla ve belirli bir durumda kimlerin kilit taraf, ikincil aktör ve yağmacı olduğunu belirleyerek, Pa-nel'in kapasitesini geliştirme anlamında vakitli ve etkili bir şekilde destek sağlayabilir.
- Sivil toplum, görüşmelerine katkı sağlayabilmek için Panel'in bazı toplantılarına katılım göstermelidir.
- Sivil toplumun motivasyonuna karşı duyulan şüphe. Kimileri sivil toplumu, Afrika Birliği'nin çalışmalarını tamamlama amacı güden kurumlardan ziyade birer rakip olarak görmektedir. Yönetim ve güvenlik konularında Sivil Toplum Kuruluşlarının motivasyonuna yönelik güvenmeme ve direnme örnekleri söz konusudur. Bu güvensizlikler tümüyle nedensiz de değildir. Fakat genellemenin bir yararı yoktur ve bu şüphe hissinin azınlıkta görüldüğünü belirtmek gerekir. Söz konusu güvensizlikler ya kurumsal olarak ya da herhangi bir politika bildirimiyle canlandırılmaktadır.
- Uygun eğitim imkanlarının eksikliği (ve çoğunlukla da barış oluşturma amacını aşan kimi istekler) ve
- Uygunsuz iş bölümü (hem kendi içlerinde hem de kendileri ve hükümetler arasında),
- Zayıf bir kaynak temeli,
- Bağışçı bağımlılığı,
• Hükümetlerin engellemesi ve hatta bazen düşmanlığı (özellikle STK'ların hassas politik durumlara dahil olması ile ilgili olarak)