(Kanal A Televizyonu Röportaj Özeti)
Newsweek dergisinin 19 Haziran 2011 tarihli son sayısında çıkan “Ortadoğu’nun yeni ikilemi“ başlıklı yazıda özetle “ Türkiye’nin adalelerini kastığı ve yakında yeniden canlanmış bir Osmanlı İmparatorluğu ile karşılaşabileceğimiz“ şeklinde bir alt başlık görülmektedir. Anılan yazıda ayrıca ABD’nin Büyük Ortadoğu’daki askeri mevcudiyetinin azaltılması halinde üç ayrı senaryodan bahsedilmektedir: Birinci senaryo “mutlu senaryo“ olarak belirtilmekte ve bölge ülkelerinin ardı ardına Batı demokrasisini benimsemeleri gösterilmektedir. İkinci olarak “kâbus senaryosu“ diye tanımlanan ihtimalde ise ya iç savaş, ya da İslamcı bir devrim öngörülmektedir. Üçüncü senaryo ise yeniden canlandırılmış Osmanlı İmparatorluğu diye sunulmaktadır. Daha sonra tarihi gelişmelere atıfta bulunarak bugünkü duruma gelinmekte ve Türkiye’deki hâlihazırdaki iktidarın bu üçüncü senaryoya yönelik davrandığını ima eden ifadeler kullanmaktadır.
Kanaatimce her üçü de gerçek dışı olgulara işaret etmekte ve hayal mahsulü görünmektedir. Bunlardan birincisinin, bölgenin toplumsal ve kültürel yapısı nedeniyle çok güç olacağı, yani bu bölge ülkelerinin tümünün Batı türü bir demokrasiyi benimsemelerinin beklenmemesi gerektiğini düşünmekteyim. Ülkeden ülkeye değişik zaman dilimlerine yayılabilecek bu yöndeki bir dönüşümün siyaset ve demokrasi kültürü, toplumsal yapı ekonomik ve eğitsel düzey farklılıkları gibi nedenlerle hepsi için ortak ve eşzamanlı bir değişim şeklinde düşünülmemelidir.
Kâbus senaryosuna gelince, bunu da gerçek bir veri gibi kabul etmek mümkün değildir. Bu bölge halkları değişik oranlarda mütedeyyin, ayrıca değişik mezhep ve tarikatların etkisi altında parçalı toplumlardır. Bunların hepsinin aynı anda monolitik bir köktendinciliği benimsemeleri mümkün olamaz. Bu rotaya kayacak ülkelerin hepsinin de aynı karma düşünceyi ve siyasi sistemi benimsemeleri mümkün değildir.
Üçüncü ihtimal ise, ülkemizde taraftarları olsa bile tam bir hayal mahsulüdür. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı egemenliğinden kurtulmak adına Osmanlı’nın düşmanıyla işbirliği yapan milletlerin tekrar Osmanlı boyunduruğuna girmeyi isteyeceklerini düşünmek ham hayaldir. Kaldı ki ne dünya konjonktürü, ne de uluslararası toplum buna izin verir. Geçmiş geçmiş, bugün bugün, gelecek gelecektir. Her şey kendi boyutları ve dinamikleri içinde değerlendirilmelidir.