Mısır Krizi Ve Bölgenin Dönüşümü

Yorum

Çok boyutlu güç sistematiğinin geliştiği dünyamızda dış politika geliştirmek çok bilinmeyenli bir denklem haline gelmiştir. Bu durum “öngörülebilirlik” çağından “tahmin edilebilirlik” çağına geçtiğimiz yeni dönemde ülkelerin dış hatta iç politika konusunda yeterli ve olgun reel politik süreçler inşa etmelerini son derece güç hale getirmiştir....

“Devrimler Kazanımlardan Çok, Ütopyalar ve Kaoslar Yaratır.“ (Victor Hugo)

Çok boyutlu güç sistematiğinin geliştiği dünyamızda dış politika geliştirmek çok bilinmeyenli bir denklem haline gelmiştir. Bu durum “öngörülebilirlik“ çağından “tahmin edilebilirlik“ çağına geçtiğimiz yeni dönemde ülkelerin dış hatta iç politika konusunda yeterli ve olgun reel politik süreçler inşa etmelerini son derece güç hale getirmiştir.

Günümüzde uluslararası aktörlerin böyle bir ortamda sağlam adımlar atabilmeleri demokratik meşru zeminde geliştirilmiş insan kaynağının niteliği, ekonomik altyapının sağlam hale getirilmesi ve kamu diplomasi faaliyetlerinin iç ve dış kamuoylarına dönük olarak etkin bir biçimde yürütülmesi gibi bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır.

Tunus’ta “Yasemin Devrimi“ ile patlak veren, tüm Arap ülkelerini etkisi altına alan ve Mısır’da doruk noktasına erişen olayları da bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Ekonomisi uzun yıllardır kötü durumda bulunan ve son dönemde yaşam koşulları iyice kötüleşen Mısır’da halkın öfkesi artık yönetimlerce kontrol edilebilir olmaktan çıkmış, buna mukabil uluslararası diğer aktörlerin manipülasyonlarına açık hale gelmiştir.

84 milyon nüfuslu ülkede yaşayanların 56 milyondan fazlası 30 yaş altı gençlerden oluşmaktadır. Buna rağmen nitelikli insan kaynağının zayıf olması, yönetim ile halk arasındaki iletişim kopukluğu, antidemokratik süreç, kamu diplomasisi faaliyetlerinin içerde - dışarıda gereği gibi yürütülememesi ve bunu yürütecek zihniyet birikiminin oluşmamış olması gibi nedenlerden dolayı ülke kaynakları asıl sahipleri tarafından değil batılı ülkeler tarafından kontrol edilmektedir. Son yaşanan ayaklanma hareketleri durumun yerel aktörlerce kontrolünü daha zorlaştırmakta ve dış güç müdahalesi için kapıyı biraz daha aralamaktadır.

Ortaya çıkan bu yeni kaos ve kargaşa durumu, son dönemde iyice köşeye sıkışan batılı ülke ekonomileri için yeni çıkış kapısı oluşturma potansiyeli taşımaktadır. Bu durumda Kuzey Afrika’nın Ortadoğu’nun ve Güney Asya’nın kapalı rejimler nedeni ile şu ana dek yeterince dokunulamamış kaynaklarının, pazarlarının ve ekonomik altyapılarının Batı tarafından daha kolay bir biçimde kontrol edilmesi için kapı aralanmaktadır.

Bu kaos ve kargaşanın asıl nedeni bölgedeki ekonomik - beşeri kaynakların değerlendirilmesi konusunda uzun yıllardır ciddi adımların atılamamış olmasıdır. Kendi kaynaklarını, milli insan kaynağı ile değerlendirip kendi halklarının kullanımına sunamayan bölgede yönetimlerin meşruiyeti ciddi oranda erozyona uğramıştır. Bu kavga ve kaos ortamında mikro milliyetçilik körüklenecek, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da ve Güney Asya’da ekonomik ve siyasi açıdan Batı’ya biraz daha bağımlı pek çok yeni devletçik ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Dolayısıyla mevcut devletlerin 21.yüzyıl çok boyutlu rekabetinde var olmaları bir kez daha hayal olacaktır.

Ülkemizinde göreceli olarak içerisinde bulunduğu bir çok ülke özellikle son 10 yılda gelişen acımasız çok boyutlu rekabet ve küresel sorunların olası sonuçlarını farketmek hususunda derin bir yanılgı içerisindedirler. Bu yanılgının yine en temel sebebi siyasi elitinde dahil olduğu nitelikli insan kaynağı problemidir. Var olan ve kavgası güdülen görüş ayrılıklarıının, ideolojik farklılıkların ne kadar anlamsız olduğu Tunus, Mısır gibi tecrübelerden sonra daha iyi anlaşılacaktır. Var olan ayrılıklar üzerine kurulu uluslararası rekabet araçları görevlerini iyi yapmaktadırlar. Bu araçların ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için geçmişteki gibi vakit olmadığı en bilinesi bilgidir.

Tüm bu söylediklerimizle batılı aktörlerin bölgedeki etkisinin o kadar da önemli olmadığını söylüyor değiliz. Üstelik devletlerin düzen kurucu rolünün azaldığı günümüzde uluslararası alanda belirleyici güç sermayedarların eline geçmiştir. Yinede bölge ile ilgili belirleyici aktörlerde önemli bir değişiklik olduğunu söylemek oldukça güçtür. Söylemek istediğimiz, bölgedeki asıl unsurların bölgeye yön belirleme konusunda öteden beri fazla etkili olamadıklarıdır. Eğer küreselleşen ve faaliyet kalıpları önemli ölçüde nitelik değiştiren günümüz dünyasında bölgedeki beşeri kaynaklar etkin hale getirilemezse bölgenin edilgenlik kaynaklı kötü durumu önümüzdeki dönemlerde daha da kötüleşebilecektir. Bu nedenle, sürekli olarak batılı güçleri eleştirmek ve bu şekilde kendimizi rahatlatmak yerine, dostlarımıza yönelik özeleştirilerimizi çekinmeden dillendirmek durumundayız. Efendim, demokratik zeminde ortak vizyon ve misyonu paylaşan İnsan kaynağı yoksa demokrasi kurulamayacağı gibi bağımsızlık da, refah da, iç ve dış güvenlik de sürdürülemez.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2786 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1121
TASAM Avrupa 23 652
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1305 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 519
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2056 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2056

Türk Dünyası ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanması Sovyetler Birliği’nin 1991 senesinde dağılmasının ardından gerçekleşmiştir. Önceden bir bütünün bir parçası olarak giderilen her türlü siyasi, ekonomik ve sosyal ihtiyaçların sorumluluğu artık yeni kurulan bağımsız devletlerin kendi iç ve dış mese...;

ABD’nin Suriye’de Mart 2011’de başlattığı iç savaşın geçmişi 1940 ve 1950’lere dayanıyor. CIA, 1940’ların sonunda Suriye hükümetine topraklarında bir ABD şirketine petrol boru hattı inşa etmesini istemiş, reddedilince de Batı düşmanı ve Komünist olmakla suçlamaya başlamıştı. CIA ajanları önce Şam’da...;

Kişisel bilgilerin teknolojideki gelişmeler sayesinde toplanmasına ve izlenmesine dayanan dijital gözetim, teknolojinin desteğiyle zaman ve mekan algısını ortadan kaldırmakta ve hayatın her alanına nüfuz edebilmektedir. Gözetimin araçlara indirgenmesinde ve bu araçların da insan hayatında önemli yer...;

2008-2009 krizi, neo-liberal küreselleşme sürecinin merkezinde yaşanan ve önemli dönüşümleri beraberinde getiren kritik bir eşik olarak nitelendirilebilir. Söz konusu dönüşümlerin başında, artan gelir adaletsizliği ve küresel demokrasinin izleyeceği seyir gelmektedir. ;

Teknik ve teknoloji insanın meydana getirdiği kültürün bir görünümü mahiyetindedir. Bugün için varılan noktada kimileri teknolojiye insanları zor ve sıkıcı işlerden kurtardığı için iyimser bakarken; kimileri de teknolojinin eşitsiz dağılımı sebebiyle sosyal adaletsizliği artıracağını düşünerek ön ya...;

Afrika, birçok ekonomi ve önemli sektörün toparlanmaya devam etmesi, ekonomik dengesizliklerin iyileşme belirtileri göstermesi ve bölgenin egemen borç baskılarının en kötüsünün geride kalmasıyla 2024'ü ekonomik bir yükselişle tamamlıyor. Dış borç ve borç servis yükleri hâlâ yüksek olmasına rağmen, d...;

Kuzey kutup bölgesinin eteklerinde adı yeşil kendi beyaz dünyanın Avustralya’dan sonra en büyük adası Grönland şimdi Trumpist ABD ile Danimarka ve dolayısı ile AB arasındaki en büyük gerginlik konusu olma adayı. Trump’ın yeniden yönetime gelmesiyle Monroe doktrininden bu yana ilk defa yine “en büyük...;

Türkiye’nin arabuluculuğunda Etiyopya ile Somali arasında 11 Aralık 2024 tarihinde kabul edilen Ankara Bildirisi, karşılıklı kazanımlara yönelik bir iş birliği modelinin geliştirilebilmesini ve ilişkilerdeki gerginlikleri sonlandırmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, önümüzdeki günlerde başlayacak müz...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.