Osmanlı Yerli Sanayii Nasıl Öldürüldü?

Makale

Osmanlı imparatorluğunda ana hatları ile iki tip sanayi vardı: 1. Askeri ihtiyaçlar ve saray ihtiyacı için. 2. Halkın kendi ihtiyaçları için....

Osmanlı imparatorluğunda ana hatları ile iki tip sanayi vardı:
1. Askeri ihtiyaçlar ve saray ihtiyacı için.
2. Halkın kendi ihtiyaçları için.

Birinci tür sanayi, ufak tefek aksamalar olsa dahi kesintisiz devam etmiştir. Özellikle askeri ihtiyaçları karşılamak gayreti son ana kadar devam etmiştir. Bu sebepler ile bu sanayi dalı konumuzun dışındadır. Konumuz halkın kendi ihtiyacı ve kullanım maksadı ile yaptığı üretimdir. Halkın ürettiği malzeme ağırlıklı olarak tekstilin çeşitleri, ağaç işçilikleri, demircilik, mücevhercilik ve deri işleridir.. Anadolu’nun birçok yerinde pamuk yetiştiği için pamuklu sanayisi sayılanlar arasında en önemli ve yaygın olanıdır. Üretim, büyük işletmelerde değil ev sanayisi olarak yapılmaktaydı. Üretilenler ham pamuk ipliği, ham ve mamul pamuklu bezler, renkli ve desenli pamuklu bezler, peştamaldır. Üretimin önemli bir miktarı başta Fransa olmak üzere ihraç ediliyordu. Yün ipliği ve yünlü kumaşlar ve keçe esasen Türklerin geçmişinden gelen geleneksel bir sanayi dalıdır. Ancak üretilen mamul ve yarı mamul miktar olarak pamuklu ürünlerden azdır. Üçüncü üretim dalı ipekçiliktir. Bursa başta olmak üzere Antakya. Halep bölgelerinden elde edilen ipek ipliği ile ipekli kumaşların iç tüketim ve bir miktar ihracat için yeterli olacak miktarda üretildiği biliniyor. Bir diğer tekstil ürünü pamuklu, yünlü ve ipekli olmak üzere halıcılık ve kilim üretimidir.

Tekstil üretimi ülke geneline yayılmıştı. Özellikle Selânik, Niş, İstanbul, Bursa, Denizli, Ankara, Sivas, Kayseri, Antakya, Maraş, Halep, hatta Bağdat tekstil üretim merkezleri durumundaydı. Üretimin tamamı el tezgâhlarında yapılıyordu. Bu noktada not etmek gerekir ki, el tezgâhı üretimi yavaşlığı sebebi ile pahalıdır. Buna rağmen her türlü iplik ve bezin ihracında bir sorun yoktur. Ancak bu durum, İngiltere’de 1733 yılında İngiliz bir dokumacı tarafından icat edilen ve "uçan mekik" adını verdiği ilk dokuma tezgâhının zamanla endüstriyel ölçekte faaliyete geçmesiyle, Osmanlı imparatorluğu aleyhine bozulmağa başlar İngiltere 19.yüzyılda başlayan sanayi devriminin öncüsü durumundadır. James Watt’ın icadı olan buhar makinesi de zamanın en önemli ve büyük sanayi dalı olan tekstil sanayisine girmiş ve üretim iyice hızlanmıştır. Dokuma makineleri ile bir saatte, el tezgâhında bir günde dokunan miktarda bez dokunabilmektedir. Bu üretim hızı düşük maliyet demektir. İngiltere’nin nakliye sorunu da yoktur. O tarihlerde İngiltere dünyanın en büyük deniz ticaret ve harp filosuna sahiptir. Osmanlı imparatorluğunda ulaşım ise, geniş hinterlanda sahip olan İstanbul, İzmir ve Lübnan üzerinden kolaylıkla yapılabilmektedir. Böylece ucuz pamuklu, ipekli ve yünlü, İngiliz malı bezler Anadolu’ya ulaşmağa başlar. İngiltere bununla da yetinmez ve söz konusu şehirlerin hinterlandına ulaşmak için demiryolları inşasına da girişir ve ilk adım olarak İzmir- Afyon yönünde İzmir’den başlayarak 40 km bir hat inşa eder.

Altı sene sonra bunu Kula’ya kadar uzatırlar. Tekstil imalâtı ve ürünleri Osmanlı imparatorluğunun en önemli imalât ve ihracat kalemiydi. Ve devlet bu işten oldukça iyi gelir sağlayabiliyordu. İngiltere’de imal edilen ucuz tekstil ürünleri ülkeye gelmeğe başlar. Gelen kumaşlar, yerli imalâttan daha iyi kalitedeydi. Ucuz ve daha iyi kalitedeki mal halk tarafından tercih edilmeğe başlandı. Bunun sonucu olarak iç piyasadaki tekstil imalâtı seneler içinde geriledi, satışlar düştü. Evvelce mamul bez ihraç eden imparatorluk zaman içinde işlenmemiş pamuk, yün ve ham ipek ihraç eder duruma geldi. Böylece Anadolu halkı, ihraç ettiği ham maddeyi mamul madde olarak satın alır duruma geldi. Çünkü devlet çağdaş teknolojik gelişmeleri hiçbir şekilde takip etmemiş ve imalât sanayisinin çökmesi yolunu açmıştı.

Diğer yandan ham maddelerin satışının da yine zaman içinde Anadolu halkının elinden çıkıp Avrupalı alıcıların eline geçtiği biliniyor. Bu durumun gerçekleşmesi ise, para sahibi olan Avrupalı alıcıların fakir Anadolu çiftçisine kredi vererek ekime ve ürün yetiştirmesine destek sağlayarak, yetişen ürünü peşinen satın almağa başlamasıyla gerçekleşti. Bu noktada değinilmesi gereken önemli bir konu daha vardır. İmparatorluk sınırları içinde çiftçi yetiştirdiği ürünü istediği yere götürüp satamazdı. Bölgesel ihtiyacın karşılanmasını temin maksadı ile yurt içinde her türlü ürünün nakli vergiye tabi idi. Nakledilen her üründen ürün türüne göre yola çıkış veya varış veya satış sırasında bir tür gümrük vergisi alınırdı. Avrupalı tüccarlar da çoklukla İngiliz, peşin ödeme ile satın aldığı malı limana götürebilmek için bu vergiyi ödemek zorundaydı ve itiraz ediyorlardı. Sonuç olarak yapılan baskılar ile devlet bu vergileri azalttı ve bir gelir kaybına daha uğramış oldu. Özellikle pamuk üretiminde peşin finansman o derece ileri gitmişti ki, yerli çırçır fabrikalarının zaman zaman işleyecek pamuk bulamadıkları bir gerçektir.

Bütün bu olumsuz gelişmeler sonucunda Osmanlı imparatorluğu mamul mal ihracatçısı iken sadece ham madde ihraç eder duruma düşmüş oluyordu. Sonuç olarak devlet ülke içi nakliye vergileri, ihracat vergileri, imalât vergileri gibi bütün gelirlerden zarara uğradı. Hatta kısmen mahrum kaldı. Bu olumsuz gelişmeler halkın ve devletin fakirleşmesi anlamına gelir ki, bu gerçekleşmiştir. Para darlığının 19. cu yüzyılda iyice kendini belli etmiş olduğunu literatürden görüyoruz. İmparatorluk bu mali sıkıntılar içinde iken, Rus Çarı 1. Nikola’nın Osmanlı sınırları içinde ki bütün Ortodoksların kendi himayesini verilmesini talep etmesi üzerine harp başladı. Rus donanması Sinop limanında Osmanlı donanmasına saldırdı ve yaktı (1853 ) , Arkasından Rusya Eflâk ve Buğdan’ı işgal etti. Böylece 1854 yılında Kırım savaşı başladı ve iki sene sürdü. Kırım savaşı birinci dünya harbinden önceki son uluslararası savaştır ve önemlidir. Rusya’ya karşı yapılan savaşta Fransa ve İngiltere Osmanlı ordularının yanında yer aldılar. Savaşı Rusya kaybetti. Yukarıda belirtildiği gibi Osmanlı imparatorluğu zaten o kadar büyük mali sıkıntı içine düşmüştü ki, Abdülmecit zamanında ilk defa Avrupa ülkelerinden borç almak zorunda kaldı. 1880 yılına gelindiğinde Düyûn-u Umumiye İdaresi kuruldu ve imparatorluk mali açıdan hemen hemen tamamen Avrupa ülkelerinin denetimi ve kontrolü altına girmiş oldu ve mali serbestisi kalmadı.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2712 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1079
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2043 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2043

Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir. ;

İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İ...;

Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var. ;

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

Arap yarımadası tektonik hareketlerle Afrika’ya doğru kayarken hiç olmazsa siyasi faylardaki gerilimi azaltacak girişimler önem kazanıyor. Necef Zirveleri işte bunlardan biri.;

Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel güçlerin oluşturduğu bir Dünya Düzeni vardır. Bu düzen ufak değişimler gösterse de kolay kolay değişmez. Büyük güçler siyasi, ekonomik güçlerini koruyabilmek ve hatta geliştirmek amacıyla zaman zaman bazı girişimlerde bulunurlar. ;

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...