Bilindiği üzere Yugoslavya’nın dağılması ile birçok yeni devlet bağımsızlık kazanmış, Balkanlar'daki tüm dengeler sarsılmış ve bu süreçte ortaya çıkan istikrarsızlık bölgesel açıdan tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bölge, 1990’lı yıllarda savaşlara ve etnik temizliğe maruz kalmış, bugünkü görece barış ve istikrar ortamı ancak uluslararası müdahale sonunda sağlanabilmiştir. Ne var ki, etnik unsurlar arasında devam eden gerilimler, ülkeler arası kuşkular, bölgesel istikrar ve güvenliğe tehdit oluşturma potansiyelini korumaktadır.
AB, Balkanlar’daki sorunlar karşında entegrasyon yoluyla insan ve mal hareketliliğini sağlayıp, çözülemeyen sınır sorunlarını geçişken sınırlar yoluyla çözmeyi hedeflemektedir. Temmuz 2013’te AB’ye üye olması beklenen - Hırvatistan dışındaki - diğer altı Balkan ülkesinin 2020’den önce üyeliğe hazır olamayacağı öngörülmektedir. Birliğe adaylık statüsü kabul edilen Makedonya, Karadağ ve Sırbistan ile bu statüyü bekleyen Bosna-Hersek, Kosova ve Arnavutluk’un durumları, gerçekleştirecekleri reformlara ve AB standartlarına yaklaşmalarına bağlı olarak gelişecektir. AB zayıflayan ekonominin getirdiği ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmasına rağmen, AB’ye üyelik perspektifi Balkan ülkeleri için önemli bir hedef olmaya devam etmektedir.
Siyasi yapı ve güvenlik ile ilgili kaygılar Balkan ülkeleri arasındaki ekonomik etkileşimin de sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, Bölge ülkeleri kendi ekonomilerini geliştirmek için AB’ye katılım programlarına odaklanmış durumdadırlar. Ne var ki, en azından ulaşım maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda, iç pazarı güçlü tutmayı hedeflemeyen ve kapı komşusu ülkeleri ihmal eden ekonomik projeler uzun vadede optimum verimliliğe ulaşamayacak ve dış bağımlılığa mahkum olacaktır. Dolayısıyla, Bölge ülkeleri en azından AB ile müzakerelerinde ellerini güçlendirmek için bile olsa iç pazarlarını ve bölgesel ekonomik ilişkilerini geliştirmek durumundadırlar. Bu çerçevede Bölge ülkelerinin AB’ye alternatif değil ama tamamlayıcı/paralel bir ekonomik bütünleşme/işbirliği kurumsallaşmasını güçlendirmeleri Bölge ve AB için olumlu sonuçlar doğuracaktır. Dahası, gelişen ekonomik ilişkiler siyasi sorunlar ve güvenlik kaygıları ile baş etmede büyük kolaylık sağlayacaktır.
Balkanlar’ın kendine özgü kültür mozaiği, Bölge’de yaşanan en küçük gerilimde bile küresel kültürel unsurların yansımalarının Bölge’ye yoğunlaşmasına ve radikal unsurların faaliyetlerini yoğunlaştırmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle, Balkan mozaiğini oluşturan unsurlar arasında tarihi derinliğe sahip kültürel ilişkilerin geliştirilmesi, sadece Balkanlar için değil, küresel güven ve istikrarın sağlanması açısından da büyük önem taşımaktadır. Kültürel ve ekonomik etkileşimin artırılması, farklılıkların değil benzerliklerin ön plana çıkarılması, aktörler arasında kazan-kazan durumu oluşturulması, güven artırıcı önlemlerin güçlendirilmesi, sadece bölgesel değil küresel istikrar ve güvenin de kalıcı hale gelmesine ciddi katkı sağlayacaktır.
Bu bağlamda 6. Uluslararası Balkan Forumu’nda; Balkanlar’da işbirliğine ve entegrasyona etki eden temel faktörler ve süreçler incelenmiştir. Forum’un başlangıcında Bölge ülkelerinin entegrasyon ve işbirliği çabalarına etki eden siyasal, ekonomik, güvenlik ve kültürel zorluklar tanımlanmıştır. Bu zorluklar aynı zamanda Bölge’deki istikrarı ve barışı tehdit etmektedir. Bundan dolayı bu zorlukların anlaşılması sadece ulusal ve bölgesel kamu politikalarını etkilemesi yönünden değil; aynı zamanda Bölge’deki enstitüler arasında gerçekleşen işbirliği anlaşmalarını doğrudan etkilemesi hususunda önemlidir. Bu zorluklarla mücadelede tüm sektörlerde istihbarat, siyasi irade, işbirliği ve çözüm paylaşımı önem arz etmektedir.
Forum’da Balkan İletişim Ağı üye düşünce kuruluşları temsilcilerinin, akademisyenlerin, diplomatların, uzmanların, katılımıyla Bölge ülkeleri arasında güvensizliğe neden olan sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel hassasiyetler tartışmaya açılıp analiz edilmiştir.