Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal ettiği,İran’da islami bir devrimin gerçekleştirildiği, Mısır ve İsrail arasında Camp David anlaşmasının imzalandığı, 1973 petrol kriziyle birlikte dörde katlanan petrol fiyatlarının düşüşe geçtiği bir ortamda kurulan Körfez işbirliği Konseyi (K‹K) dışarıda İran ve Irak gibi tehditlere birlikte karşı koymayı, içeride ise, İsrail’e karşı pasif kalındığını düşünmeye başlayan bölge halkının tepkileri nedeniyle hükümetlere karşı ortaya çıkan olumsuz atmosfere birlikte göğüs germeyi amaç edinmiştir. Başlangıçta Konsey’in yalnızca sosyal, kültürel ve ekonomik bir birliktelik olduğu ve hiçbir ülkeye karşı kurulmadığı yönünde açıklamalar yapılmış ve örgüt bünyesinde oluşturulan alt kurumlar buna göre biçimlendirilmiştir. Ne var ki, işbirliği sadece bu alanlarla sınırlı kalmamış ve güvenlikle ilgili ve askeri alanlarda da ciddi girişimlerde bulunulmuş, Irak’ın Kuveyt’i işgali ve daha sonra 11 Eylül olayları ile birlikte bu girişimler daha fazla hissedilir hale gelmiştir. Bu makalede, bölge ülkelerinin, tehdit algılamaları karşısındaki tavırları ve bu bağlamda gerçekleştirdikleri faaliyetler ele alınmaktadır.