Türkiye 2053 | Stratejik Lokomotif Sektörler
GÜVENLİK, SAVUNMA VE SAVUNMA SANAYİİ
Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul’un Fethinin 600. yıldönümü olan 2053 yılı için - tıpkı Cumhuriyetin 100. yıldönümü olan 2023 için olduğu gibi - hedefleri bugünden belli bir vizyon oluşturulmasını ve bu hedeflere ulaştıracak stratejilerin belirlenerek, politikaların uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye 2053 Projesi; Fethin 600. yıldönümü olan 2053 yılında Türkiye’nin olması gereken yer ve hedeflerle ilgili kamu üst bürokrasisine, STK’lara ve kamuoyuna yönelik çok boyutlu stratejik özel eğitim ve etkileşim faaliyetleri formatında şekillenen bir çerçeve program olarak tanımlanmaktadır.
TASAM tarafından Ülkemizde ilk kez olmak üzere 9 yıldır sürdürülen “Türkiye’nin Stratejik Vizyonu 2023“ Projesi’nin yeni aşaması niteliğindeki Türkiye 2053 Projesi yaklaşımındaki temel fark, katılımcı süreç inşasıdır. Bu süreç, Proje sonunda ortaya çıkacak nitelikli belge ve raporlardan daha önemlidir. Türkiye 2053 Projesi kapsamında gerçekleşecek çok boyutlu etkinliklerde Türkiye'yi “Güç ve Adalet“ perspektifinde ideallerine taşıyacak vizyon ve hedefler ile bu hedeflere ulaşmada kullanılması gereken stratejiler ve politikalar tartışmaya açılacaktır.
Makro temelde “Yeni Devlet Doğası“, “Uluslararası İlişkiler“, “Uluslararası Güvenlik“, “İç Siyaset“, “Ekonomi“, “Eğitim Bilim ve Teknoloji “, “Kültür“ başlıklı 7 ana tema üzerine inşa edilen Türkiye 2053 projesi kapsamında odaklanılacak öncelikli stratejik lokomotif sektörler; “Tarım, Gıda ve Hayvancılık“, “Güvenlik, Savunma ve Savunma Sanayii“, “Sosyal Politikalar ve Sivil Toplum“, “Mesleki Eğitim, Sanayi ve Yüksek Teknoloji“, “Finans, Bankacılık ve Kalkınma“, “Enerji ve Nükleer Teknoloji“, “Kamu Yönetiminde İnovasyon ve İnsani Kalkınma“, “Turizm, Çevre, Şehircilik“, “Otomotiv, Lojistik, Ulaşım“, ve “Sağlık ve Sosyal Güvenlik“ olarak belirlenmiştir. Stratejik lokomotif sektörler içinde “Güvenlik, Savunma ve Savunma Sanayii“ öne çıkanlar arasındadır.
Güvenlik ve savunma alanında büyük değişimlerin yaşandığı 21. Yüzyılda, yeni açılımlar ve işbirliklerinin yanı sıra çeşitli krizler ve değişimlerle de küresel güvenlik ortamı genel bir düzensizlik ve istikrarsızlık içinde bulunmaktadır. Dış müdahaleler ve uluslararası güç mücadeleleri kapsam değiştirirken, dünyanın kolektif düzenleyici güçleri etkilerini yitirmeye başlamaktadır. Yeni dönem çok kutupluluğa doğru evrilmekte ve uluslararası ortam gittikçe daha kaotik bir hal almaktadır. 21. Yüzyıla çok önemli iç ve dış güvenlik sorunlarıyla giren, ancak soğuk savaş döneminin politik alışkanlıklarını sürdürerek giren Türkiye, yavaş yavaş yeni dönemin gerektirdiği savunma ve güvenlik stratejilerine yönelmektedir.
Artık teknolojide liderlik, askeri ve ekonomik büyüklük, yumuşak güç ve uluslararası iletişim ağlarını kontrol etmek olarak tanımlanabilecek yeni ulusal güç; coğrafya, nüfus, doğal kaynaklar, politika, ekonomi, silahlı kuvvetler, psikososyal unsurlar, teknoloji ve bilimsel kapasitelerin bir araya gelmesi ile oluşan genel bir yetenek olarak görülmektedir.
Savunma ve güvenlik politikalarının temelini oluşturan ve ekonominin bir parçası olarak gelişen savunma sanayii ürünlerinde yüksek performans ve kalitenin ön planda yer alması, en ileri teknolojilerin kullanılması ve Ar-Ge faaliyetlerinin çok yoğun olması bu sektörün teknolojik bilgi üretim alanı olarak gelişmesine neden olmaktadır. Savunma sanayinde sağlanan teknolojik üstünlük, politik ve ekonomik avantaj da sağlamaktadır. Dışa bağımlılığı asgari düzeye indirilmiş, kendi kaynaklarını optimum bir şekilde kullanan, yüksek teknoloji ürünleri üretebilen savunma sanayii, güçlü bir ekonomi, barış, istikrar ve güvenliğin de teminatı olmaktadır. Türkiye’nin savunma sanayii gelecek vizyonu, geliştirdiği teknolojiler ile ürettiği silah ve askeri araç-gereç ve mühimmatı büyük çapta ihraç eden ve bunu ciddi bir ekonomik değere dönüştüren ülkelerden biri olmaktır.
Türkiye’nin savunma ve güvenlik vizyonu çerçevesinde; kısa, orta ve uzun vadeli projeksiyonlar, politikalar, alternatif stratejiler üretecek kurumsal alt yapı, kadro ve kabiliyetler geliştirilmeli, milli çıkarların proaktif olarak korunması temel düşünce olmalıdır. Savunma ve güvenliğin, sadece askeri yöntemlerle değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyolojik unsurlarla beraber sağlanabileceği öngörüsünden hareketle, geleneksel savunma ve güvenlik anlayışının gereklerinin yanı sıra, yeni risk unsurlarını da kapsayan bir bakış açısı ile etkin ve kapsamlı bir savunma ve güvenlik politikası izlenmelidir. 2053 hedefleri çerçevesinde, ulusal kapasitenin geliştirilmesi, askeri üstünlüğün korunması, diplomatik ve ekonomik araçlara daha çok yatırım yapılması, asimetrik tehditler için istihbaratın daha etkin kullanılması, ulusal güvenlik, yardım programları ve yumuşak güç mekanizmalarının yenilenmesi ve güçlendirilmesi üzerinde durulmalıdır.
“Güvenlik, Savunma ve Savunma Sanayii 2053 sektörel çalışmalarının amacı; sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde, güvenlik, savunma ve savunma sanayi politikaları konusunda siyasi bir tartışma başlatmak ve ulusal düzeyde gerekli tüm çerçeveler hususunda proaktif etkileşim/öneriler geliştirmektir. 2053 hedefleri açısından, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma, istikrar ve güvenliğini sağlamanın yanı sıra, korku ve tedirginliğe yol açmayan, umut ve güven veren savunma politikaları ile bölgesinde de barış ve istikrara katkı sağlaması için, güvenlik, savunma ve savunma sanayi büyük önem arz etmektedir. “Güvenlik, Savunma ve Savunma Sanayii“ sektöründeki takip eden çalışmalarla ulaşılmak istenen; güvenlik, savunma ve savunma sanayi arasında ilişki kurarak bütüncül bir perspektif çizmeye çalışmak ve Türkiye’nin bu alandaki temel politikalarını etkilemektir. Bilimsel etkinlikler, stratejik raporlar ve yayımlarla gerçekleştirilecek çalışmaların her aşamasına tüm tarafların azami düzeyde katılımı ve etkileşimi hedeflenmektedir.
Ana Tema