AB’nin koyduğu bir takım kısıtlamalar, kotalar ve sınırlamalar ister istemez iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyecek. Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliğinden kaynaklanan bir bağımlılığı zaten mevcut. Halihazırda Türkiye-Rusya ticari-ekonomik ilişkilerinde Gümrük Birliğinden kaynaklanan bazı sınırlamalar zaten mevcut. Ancak, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği yeni kurallar sınırlamalar ve kotalar getirecek. Türkiye’nin AB üyeliği durumunda, Türkiye-Rusya ticari-ekonomik ilişkilerinde ilk ve en çok etkilenecek sektörlerin başında turizm ve enerji sektörü gelmektedir.
2004 yılında önceki yıllara göre rekor düzeyde Rusya vatandaşı turist olarak Türkiye’yi ziyaret etmiştir. 2004 yılında Türkiye’yi tercih eden Rusya vatandaşı turistlerin sayısı 2003 yılına göre % 31oranında artarak, 1 milyon 650 bin kişiye ulaşmıştır. Tatil için Türkiye’ye gelen yabancı turistler sıralamasında Ruslar İngilizleri geride bırakarak, Almanlardan sonra ikinci büyük yabancı turist kitlesini oluşturmuşlardır. Ençok harcama yapan turistler arasında da Ruslar ilk sıralardadır. 1997 yılında bir Rus turistin yaptığı ortalama harcama tutarı 300 dolar iken, 1998 yılında bu rakam iki katına çıkmıştır. Bir başka kaynağa göre Rusya ve BDT ülkelerinden gelen turistlerin 1999 yılındaki harcamaları 650 dolar iken, 2002 yılına gelindiğinde, bu miktarın 731 dolar civarına yükseldiği görülmektedir. 2004 yılında da % 10’luk bir artış öngörülmüştür. Rusya’nın ekonomisi gelişmeye devam ettikçe Rus turistlerin harcama miktarı da artacaktır. 2005 yılında ise 2 milyona yakın Rusya vatandaşının tatil için Türkiye’yi seçeceği tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin AB üyesi olması durumunda Şengen bölgesine girmesiyle vize prosedürünün zorlaşması, eğer Rusya bu süre içerisinde AB ile vize konusunda anlaşamazsa, Rusya’dan Türkiye’ye olan turist akımını önemli ölçüde azaltacaktır. Türkiye’de bu konuya dikkat çekenlerden birisi de Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı A.H. Gürdoğan oldu. Gürdoğan, “’Rus vatandaşlarının Türk sınır kapılarında vize almalarını kolaylaştıran mevcut durumun korunması gerekir. Aksi halde Rus turistler tatil için Türkiye’yi tercih etmeyecektir. Bu nedenle ülkemizin dış ticaret ve turizminde önemli potansiyele sahip Rusya Federasyonu vatandaşlarının Shengen vizesi şartı dışında tutulması gerekir“ sözleriyle konuya dikkat çekti.
2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bütün Kıbrıs adasının temsilcisi statüsüyle AB’ye kabul edilmesinden sonra Rusların turizm için tercih ettiği ülkeler sıralamasında Güney Kıbrıs’ın pazar kaybettiği ve gerilediği görüldü. Ancak, bu Türkiye AB üyesi olsa bile iki ülke arasında anlaşmalarla çözülebilecek bir durumdur. Rusya’nın bu konuda bazı AB ülkeleri ile yaptığı yumuşatıcı çeşitli uygulamalar vardır. Rusya, İtalya ve Almanya ile Şengen vizesi bölgesine girmelerine rağmen daha yumuşatılmış bir vize prosedürü konusunda anlaşma imzalamıştır. Türkiye müzakere sürecinde vize konusunda İtalyan ve Alman uygulamalarını örnek almalı ve kendisine uyarlamalıdır.
Rusya ve Türkiye arasındaki ticari-ekonomik işbirliğinin en perspektifli alanlarından biri de enerji sektörüdür. Türkiye’nin halihazırda Rusya’dan yaptığı doğalgaz alımları ve “Mavi Akım“ doğalgaz boru hattı enerji alanındaki ilişkilerin önemli göstergeleri olarak değerlendirilebilir. Türkiye’ye doğalgaz ihraç eden ülkeler sıralamasında Rusya geleneksel olarak ilk sırada bulunmaktadır. 1996 yılına kadar olan dönemde Türkiye doğalgaz ithalatının hemen hemen tamamını Rusya’dan yapmış, sonraki yıllarda ise ithalatta Rusya’nın payı azalmağa başlamıştır. 2003 yılında Rusya’nın OAO Gazprom şirketi 20 ülkeye doğalgaz ihraç etmiştir. İhracatta en büyü payı Batı Avrupa ülkeleri almaktadır. Rusya’nın doğalgaz ihracatının 2/3’ü (89 milyar m3) bu ülkelere yapılmaktadır. İlk sırayı 29,6 milyar m3 ile Almanya almaktadır. İtalya 19,8 milyar m3 ile ikinci, Türkiye ise 12,9 milyar m3 ile üçüncü sıradadır. Türkiye’yi 11,2 milyar m3 ile Finlandiya takip etmektedir. 43,9 milyar m3 ile başta Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Slovakya gibi Orta Avrupa ülkeleri de önemli bir pazardır Rusya için.
Türkiye’nin AB’ye üyeliği iki ülkenin enerji alanındaki ilişkilerini de etkileyecektir. AB, Barcelona’da aldığı bir kararla 2004 yılından itibaren, Rus doğalgazı ithalatının oranının kademeli olarak azaltılması amacıyla başka doğalgaz ihracatçısı ülkelerle yeni uzun süreli anlaşmalar yapma yönünde karar aldı. 1997 yılında ise AB Komisyonu AB’ye üye ülkelerin doğalgazda tek bir dış kaynağa bağımlılığının % 30’u geçmemesi gerektiği yönünde bir karar almıştı. Ancak Rus doğalgazının Avrupa pazarındaki payı hala yüksek. Almanya kullandığı gazın % 47’sini, yeni AB üyesi olan Slobakya’da ise % 100’ünü Rusya’dan ithal ediyor. Aralık 2004’te Uluslararası Enerji Ajansı AB’yi Rus doğalgazına olan yüksek orandaki bağımlılığın enerji güvenliğini tehlikeye soktuğu konusunda uyardı. AB’nin tam üyesi olması halinde aynı kısıtlamalar Türkiye için de geçerli olacak. Halihazırda % 64,6 olan Rus doğalgazına bağımlılık % 30’a kadar düşmek zorunda kalacak.
Önümüzdeki dönemlerde Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin vaat ettiği potansiyelin artacağı kuşku doğurmamakla birlikte, günümüzde her iki ülkenin başlıca ticaret ortağı AB’dir. AB’ye girmek için çaba gösteren Türkiye’nin dış ticaretinin neredeyse yarısı (79,8 milyar dolar - % 49,6) AB üyesi ülkelere yöneliktir. 2004 yılında Türkiye’nin AB’ye yaptığı ihracat 34,4 milyar dolar (toplam ihracatın % 54,5’i), Birlik ülkelerinden yaptığı ithalat ise 45,4 milyar dolar (toplam ithalatın % 46,5’i) olmuştur. Rusya da AB üyesi değil fakat 2004 yılı verilerine göre, tıpkı Türkiye gibi, Rusya’nın en çok ticaret yaptığı ülkeler AB ülkeleri. Rusya’nın 2004 yılı ihracatında ilk üç ülke Hollanda (15,2 milyar dolar - % 8,4), Almanya (13,3 milyar dolar - % 7,33) ve İtalya (12 milyar dolar - % 6,65). 2004 yılı ithalatında ise ilk sırada Almanya (10,5 milyar dolar - % 14,0) bulunmakta. Sadece Almanya ile ticaret hacmi 23,8 milyar dolardır ki toplam dış ticaret hacmine oranı % 9,2’dir. Genel olarak bakıldığında tıpkı Türkiye gibi, Rusya’nın da dış ticaretinin % 50’den fazlası AB üyesi ülkeler iledir.
Bu durumdan iki ülke arasındaki ticari-ekonomik ilişkilerin çok fazla etkilenip etkilenmemesi Türkiye’nin AB ile müzakere sürecindeki tavrına bağlıdır. Nitekim bu konuda Rusya birinci ağızdan uyarılar yapmaktadır. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye ziyareti çerçevesinde, DEİK’in desteğiyle 6 Aralık 2004 tarihinde TOBB tarafından düzenlenen Türk-Rus İş Forumu’nda, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediklerini, ancak Türkiye’nin AB üyesi olduktan sonra diğer ülkelerle olan ilişkilerinde meydana gelebilecek bazı değişiklikleri de düşünmesi gerektiğini belirtti. Putin, örnek olarak AB üyesi Türkiye’ye vize kısıtlamaları nedeniyle eskisi kadar çok Rus turist gelemeyeceğini ve AB üyesi Türkiye’nin AB’nin ortak enerji politikaları nedeniyle şu andaki uygun koşullarda ve giderek artan miktarlarda Rusya’dan doğalgaz almaya devam edemeyebileceğini gösterdi.
Rusya Devlet Başkanı V. Putin, 11 Ocak 2005 tarihinde TOBTİM Ticaret Merkezinin resmi açılışı için Moskova’ya gelen Başbakan R.T. Erdoğan ile birlikte Türk iş çevrelerinin temsilcileriyle yapılan buluşmada Türkiye’nin AB ile entegrasyonu ticari alandaki Rus-Türk işbirliği için yeni imkânlar açmalıdır demiştir. Putin, bu zamana kadar iki ülke arasında ulaşılan neticelerin korunması gerektiğini, konunun çok iyi hesap edilmesini, pragmatist bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini ve AB’nin yeni üyelerinin bu konudaki tecrübelerine bakılması gerektiğini belirtmiştir.
Putin, başta enerji ve turizm olmak üzere, Türkiye’nin AB üyesi olması durumunda hemen etkilenecek ikili ekonomik ilişkilerin çeşitli alanlarına ve doğabilecek zorluklara dikkat çekmiştir. Putin, Türkiye’nin AB ile üyelik müzakeresi sürecinde bunların gözönünde bulundurulmasını istemiştir. Ancak yine Putin, bu uyarılarının müzakere sürecine girilmemesi anlamına gelmediğini fakat müzakere süreci boyunca problemlerin ve sorunların milli çıkarlar gözönünde tutularak bir bütün olarak ele alınmasını “tavsiye“ babında söylemiştir. Rusya’nın eski Başbakan ve Dışişleri Bakanlarından ve şu anda Rusya Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığını yürüten Yevgeniy Primakov, 2004 Ekim ayında Türk-Rus İş Konseyi’nin toplantısında Ankara ile Moskova’nın, AB’nin daha önceki genişleme tecrübelerini dikkate alarak, Türkiye’nin AB üyesi olması durumunda ikili ilişkilerde muhtemel “keskin köşelerin“ yumuşatılması için önceden tedbirler alacağını ifade etmiştir.
Türkiye’nin AB’nin tam üyesi olması 15-20 yıllık bir süreci gerektirebilir. Bu zaman sürecinde iki ülke arasındaki ticaret hacmi artarak devam edecektir. Nitekim Türkiye ve Rusya aralarındaki mevcut 11 milyar dolarlık ticaret hacmini 25 milyar dolar seviyesine çıkartmak istediklerini Rusya Devlet Başkanı V.V. Putin ile Türkiye Başbakanı R.T. Erdoğan arasında en son gerçekleşen Soçi buluşmasında tekrarladılar. Türkiye AB’ye tam üyelik için öngörülen 15-20 yıllık süre içerisinde Rusya ile ekonomik ilişkilerini kuvvetlendirme politikasına devam etmeli ve üyelik halinde ortaya çıkacak problemler için iki tarafın çıkarlarına da uygun çözüm yolları araştırılmalıdır. Türkiye için Rusya vazgeçemeyeceği önemli bir ticari ortak ve büyük bir pazar haline gelmiştir. Bu yüzden Türkiye, AB ile müzakere sürecinde özellikle Rusya ile olan ekonomik ilişkilerinden kaynaklanan çıkarlarını ve kazanımlarını korumak için çeşitli formülleri yine Rusya ile yapacağı istişareler yoluyla bulmak ve uygulamak zorundadır. Türkiye’nin AB üyeliği iki ülke ekonomik ilişkilerinin önünde engel değildir, aksine yeni açılımlar sağlayacak potansiyel taşımaktadır.
* TASAM Rusya (Moskova) temsilcisi.
Dipnotlar
- Perspektiva / Perspektif, Yıl 3, Sayı 17, Mayıs 1999, s.12.
- Anadolu Ajansı, 14.12.2004.
- Bu konudaki açıklamayı, 6 Aralık 2004’teki Türk-Rus İş Konseyi toplantısında Türk işadamlarının vize konusundaki sıkıntılarını ifade temeleri üzerine Rusya Devlet Başkanı V. Putin yapmıştır. Bkz.: “Vıstuplenie Prezidenta Rossii V.V. Putina na rossiysko-turetskom delovom forume, Ankara, 6 dekabrya 2004 goda“. RF Devlet Başkanı V.V. Putin’in 6 Aralık 2004 tarihinde Ankara’da Türk-Rus İş Konseyinde yapmış olduğu konuşma). RF Dışişleri Bakanlığı Enformasyon ve Basın Dairesi, 07.12.2004. http://www.mid.ru
- Sprovoçnıe materialı. “Postafki gaza v dalnıee zarubejie“. 17 iyunya 2004 goda. (Danışma Materyalleri. “Uzak ülkelere gaz sevkiyatı“. 17 Haziran 2004). http://www.gazprom.ru/articles/article12545.shtml
- Friedbert Pfluger. “Zavisimost Germanii ot importa rossiyskogo gaza opasna i nenujna“ (Almanya’nın Rus doğalgazına bağımlılığı tehlikeli ve gereksiz). Allianz der Abhangigkeit. Financial Times Deutschland Gazetesindeki Almanca aslından Rusçaya yapılan çevirisi için bkz.: http://www.inosmi.ru/translation/217841.html ; Artem Bagirov. “Gazovıy Şlagboum“ (Gaz Vanası) http://www.rg.ru/bussines/rinky/472.shtm
- DEİK ve TC Moskova Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği verileri.
- “Vıstuplenie Prezidenta Rossii V.V. Putina na vstreçe s predstavielyami delovıh krugov Turtsii, Moskva, 11 Yanvarya 2005 goda“. (RF Devlet Başkanı V.V. Putin’in 11 Ocak 2005 tarihinde Moskova’da Türk iş çevreleri temsilcileriyle görüşmesinde yapmış olduğu konuşma). RF Dışişleri Bakanlığı Enformasyon ve Basın Dairesi, 11.01.2005. http://www.mid.ru
- Bkz.: “Vıstuplenie Prezidenta Rossii V.V. Putina na rossiysko-turetskom delovom forume...
-
M. Meyer. “Rossiya-Turtsiya-EC: Partnörstva neizbejno“. (Rusya-Türkiye-AB: Ortaklık kaçınılmaz). RİA Novosti, 15.11.2004.