Özet
Türkiye modernliği, demokrasisi, ekonomik ve sosyal potansiyeli ile bölgesinde önemli bir sivil güçtür. Bu sivil güç, Ortadoğu’nun içeriden yeniden yapılanmasında yapıcı rol oynayabilecek çok az imkandan birisidir. AB tarafından bakıldığında bu dış politika çizgisinin üyelik sürecinde bir ülkede gözlenmesinin pozitif bir unsur olarak algılanması gerekir. Son dönemde Ankara’nın attığı adımlar AB güvenlik ve dış politika çizgisi ve aynı zamanda yeni komşuluk politikası ile uyum içerisindedir. Bu yazıda Türkiye’nin yaşadığı değişimi, bu değişimin Ortadoğu politikalarını nasıl yeniden tanımladığını ve hepsinden önemlisi AB-Türkiye-Ortadoğu üçgeninde nasıl bir ilişki modunun ortaya çıktığı üzerinde durulmuştur. Avrupalı bir Türkiye’nin hem Ortadoğu bölgesi, hem de AB’nin Ortadoğu politikaları açısından oynayacağı önemli rol bir diğer önemli tartışma konusu olacaktır.
Abstract / Turkey, European Union and the Middle East
Turkey is emerging as a regional civil power thanks to its modernity, political development, economic capabilities, dynamic social forces and ability to reconcile Islam and democracy at home. This civil power is among one of the very limited sources of change from within the Middle East. From the EU’s perspective, to witness these developments in a country that is in the membership process should be considered a gift from heaven. Furthermore, Ankara’s foreign policy moves are in line with both the EU’s foreign and security policies and its recent neighborhood policy. However, one cannot be sure that Turkey’s new orientation is recognized in Europe, in the context of the current debate on giving Turkey a negotiation date in December. Reforms of the Turkish political and legal infrastructure, and its moves forward in the EU membership process have made it a lonely European country in the Middle East, and Turkey now faces the dilemma of being a European outside of Europe. Whilst Turkey is accustomed
to balancing between the chaotic Middle Eastern system, and the peace and stability of Europe, it now appears to be moving closer to the EU. Turkey has showed that the current instability and chaos is not an irreversible destiny for the Middle Eastern countries, a lesson which is also relevant for the Transcaucasian states. Turkey has a very strategic position considering the EU’s future policies toward the Black Sea, Caucasus and the Middle East, and a stable Turkey is a natural ally of the EU in this region. Turkey’s move forward in the integration process will keep a dynamic asset alive, both for the enlarged EU and world politics in general. In this sense, Turkey deserves better treatment and a negotiation date in December 2004.
Giriş
Amerikan askerlerine Türkiye üzerinden Irak’a giriş izni vermeyen Mart 2003 tezkeresi, tarihi bir dönüm noktası oldu. Ankara, bölgesel ve uluslararası politikalarında demokratik meşruiyet ilkesini benimseyeceğini net bir şekilde ortaya koydu. TBMM uluslararası toplumun meşru saymadığı Irak Savaşı’nda ABD’nin kuzey cephesi açmasına izin vermedi. Sonuçta Irak Savaşı süreci uzadı, ABD daha fazla meşruiyet arayışı içine girdi ve Filistin sorunu gündeme geldi.
Türkiye, etrafındaki ülkelerle iyi komşuluk politikası ile problemleri en aza indirmeyi başardı. Türk dış politikayapıcıları Irak ve bu ülkeye komşu ülkeler ile periyodik olarak bir araya gelmekteler. Bu girişim Birleşmiş Milletler tarafından önemsenmektedir. Çeşitli platformlarda Arap ülkelerine reform çağrısı yapılıyor ve Filistin sorununu bir bahane olarak kullanmamaları tavsiye ediliyor. Ayrıca, israil ile kritik bir diyalog başlatılarak bu ülkenin Ortadoğu’da barış ve istikrarın sağlanması konusunda daha duyarlı olması yönünde tavır alındı.