Vaad Edilmiş Topraklardan Kriz Alanına Arktika

Yorum

Batı, Rusya'nın Gürcistan ve Ukrayna müdahaleleri sonrasında rekabetin Arktika'ya taşınacağı hesabı üzerinde duruyor. Putin'in birkaç ay önce kabul ettiği yeni askeri doktrinde Arktika Rus etki alanı olarak tanımlanıyordu...

Batı, Rusya'nın Gürcistan ve Ukrayna müdahaleleri sonrasında rekabetin Arktika'ya taşınacağı hesabı üzerinde duruyor. Putin'in birkaç ay önce kabul ettiği yeni askeri doktrinde Arktika Rus etki alanı olarak tanımlanıyordu.

Rusya, 4 Ağustos 2015 tarihinde Arktika'daki egemenlik haklarını genişleten yeni bir dosyayla Birleşmiş Milletlere başvurdu. İlk başvurusu (2002) veri yetersizliği sebebiyle red edilmişti. Rusya 2007'den bu yana Arktika'da sürdürdüğü bilimsel çalışmaların sonucunda daha kapsamlı bir dosya ile gelerek, Danimarka’nın başvurusundan sekiz ay sonra, hukukî savaşı sürdürmeye kararlı olduğunu gösterdi. Yeni başvurusunda Rusya Kuzey Buz Denizi'nin 1,2 milyon kilometre karelik alanının (Danimarka 900 bin kilometre kare) Rusya'ya ait olduğunu savunuyor. Soğuk Savaş yıllarında Amerika Birleşik Devletleri-Rusya hattında yaşanan yıldız savaşı gibi Arktik Okyanusu yeni "bilimsel" çekişmelerin merkez üssü. Rusya bu çıkışıyla egemenlik haklarını genişletmeye çalışırken bölge devletleri karşı hamlelerle boşa çıkarmaya çalışıyorlar.

Hiç kuşkusuz dün olduğu gibi bugün de yaşanan bilimsel çekişmenin arka planını ekonomik ve jeopolitik rekabet oluşturuyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın verdiği bilgilere bakılırsa, dünyada toplam keşfedilmemiş petrol ve doğalgaz rezervlerinin sırasıyla yüzde 13'ü ve 30'u bu bölgede yer alıyor. Petrol ve doğalgaz rezervlerinin dışında merkezi konumu, yer altı zenginlikleri (nadir toprak elementleri, altın, çinko, pırlanta...) ve gelecekte buzulların erimesiyle oluşacak yeni yollar iştahları kabartıyor. Arktika Rus siyasası için "vaad edilmiş toprak" olarak değerlendirilirken Batı yer altı zenginlikleri sebebiyle bölgenin adı konmamış bir çatışmaya doğru gittiğine inanıyor ve bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor.

Arktika bu çerçevede potansiyel kriz bölgesi olarak beliriyor. Arktik Okyanusu’na komşu olan beş devlet bulunuyor, bunlar: Amerika Birleşik Devletleri ( Alaska) , Danimarka (Grönland), Norveç ( Svalbard) , Kanada (Ellesmere) ve Rusya. Bunların dışında Finlandiya, İzlanda ve İsveç'te Arktik Konseyi üyesidir. İzlanda ve Grönland’da yürüttüğü çalışmalar sebebiyle Çin Halk Cumhuriyeti'nde gözlemci statüsüyle konseyde bulunuyor. Rusya'nın dışında Arktika'ya komşu olan devletlerin dördü NATO üyesi. Bu durum Rusya'da, Doğu Avrupa ve Karadeniz'de olduğu gibi kuşatılmışlık hissi oluşturuyor ve "yaşamsal alanını" genişletmeye zorluyor.

Batı, Rusya'nın Gürcistan (2008) ve Ukrayna (2013) müdahaleleri sonrasında rekabetin Arktika'ya taşınacağı hesabı üzerinde duruyor. Vladimir Putin'in birkaç ay önce kabul ettiği yeni askeri doktrinde Arktika Rus etki alanı olarak tanımlanıyordu. Bu vurgu deniz doktrininde yapılan değişikliklerle de bir kere daha teyit edildi. Rusya'nın 2002'den bu yana "adım adım" hareket ettiği söylenebilir. Arktik Konseyi'nde, karşılık bulmakta zorlansa da, işbirliklerini pekiştirmeye yönelik attığı adımlar , sınırlar konusunda müzakere yoluyla çözüm arayışını öncelemesi birinci iddiasını gerçekleştirme istemiyle ilintili. Bu çerçevede birinci başvurusunun reddedilme gerekçeleri arasında bulunan Barents Deniz'i ihtilafını Norveç'le 2010'da çözmesi hem "iyi niyetini" ortaya koyuyor hem de uzun soluklu yaklaşımına örnek teşkil ediyor. Çin'in bölgede olmasını istemesi aynı bakış açısıyla izah edilebilir.

Birleşmiş Milletlere yaptığı ilk başvurunun reddinden sonra 2 Ağustos 2007 tarihinde Akademik Fodorov adlı keşif gemisiyle bilim tarihine geçen ve Jules Verne'i dahi şaşırtacak bir başarıya imza atarak okyanusun 4261 metre derinliğe inerek titandan yapılmış bir Rus bayrağı dikmesi milli bilinci okşamanın ötesinde bu çıkışıyla Arktika'daki egemenliğinin sınırlarını çiziyordu. Aleksander Chilingarov'un bu başarısı "uzay fatihi" Yuri Gagarin'in (1961) başarısı kadar önemli kabul ediliyor. Bu adımın ardından Rusya 2008'de Kuzey Kutbu Stratejisi belgesini kabul etti.

Rusya gibi diğer bölge devletleri de caydırıcılığı artıracak hamlelerden kaçınmıyorlar. Kanada ve Norveç'teki popülist ve milliyetçi yaklaşımlar Rusya'yı aratmıyor. Kanada'nın son yıllardaki tutumu Ukrayna krizinin iç siyasete etkileriyle izah edebilir (bir milyona aşkın Ukraynalı yaşıyor) ; ancak bununla sınırlandırılamaz. Rusya'ya yönelik uygulanan ambargoların yürürlüğe girmesinden sonra Norveç işbirliğini sonlandırmanın ötesinde askeri tatbikatlarla daha agresif bir tutumun içine girdi. Kanada 2007'den bu yana her yıl gerçekleştirdiği askeri tatbikatlarla egemenlik haklarını hatırlatmaya çalışıyor. Ne var ki, Rusya Mart ayında bölgede gerçekleştirdiği en büyük askeri tatbikatla bütün ağırlığını hissettirdi.

Arktika istihbarat savaşlarının en yoğun yaşandığı bölgelerin başında geliyor. Bütün bölge devletleri bölgedeki hareketlilikleri takip edebilmek için istihbarat ağlarını genişletiyorlar. Radarlar, uydular, insansız hava araçları, deniz altıları yaşanan bilgi savaşının olmazsa olmazları. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri Alaska'daki Point Lay Radar İstasyonu’ndan askeri ve sivil hareketlilikleri yakından takip edebiliyor. Amerika radar istasyonlarının dışında şuan için Grönland'da 149 satelitinden elde ettiği görüntülerle ve 72 deniz altısıyla (Rusya'nın 60) teknolojik üstünlüğünü koruyor. Amerika'nın müttefiklerine güvenebilmesi önemli bir destek sağlıyor.

Denizler kadar gökyüzü de hareketli. NATO geçen yıl bölgede yüze aşkın ihlalin yaşandığını bildirirken Rusya Kuzey bölümünde 140 ihlal tespit etti. Rusya gelecek yıllarda Sibirya'nın kuzey sınırına on radar merkezi ve Alaska sınırına 600 kilometre mesafede bir insansız hava aracı üssü inşa edeceğini duyurdu. Gerçekleşmesi durumunda Rusya denizlerde sağlayamadığı üstünlüğü havada sağlayacaktır. Amerika gibi Kanada'da Ellesmere'deki dinleme merkezinden her türlü hareketliliği yakından takip edebiliyor. Bu noktada gelecek yıllarda beş yeni gemiyle bölgedeki varlığını artırmayı planlıyor. Norveç'te geri kalmayarak gelecek yıl denizlere açılacak olan Marjata gemisiyle hinterlandındaki hareketlilikleri kayıt altına almaya hazırlanıyor.

Bu minvalde Soğuk Savaş yıllarında görülen silahlanma yarışı görülmüyorsa da teknoloji rekabeti çekişmenin önemli bir cephesini oluşturuyor. Bütün ekonomik hesapların belirsizliklere dayandırıldığı düşünüldüğünde hiç bir devletin riskleri göze alarak çatışmaya davetiye çıkaracağını düşünmüyoruz. Arktika'da, Kırım örneğinde olduğu gibi, bir oldubitti mümkün görünmüyorsa da tarafların sorunlarını uzlaşarak çözmesi veya statükoyu sürdürmeleri tek çıkış yolu olarak beliriyor.

Sinan Özdemir | Brüksel imzalı bu yazı dunyabulteni.net internet sitesinden izin alınarak iktibas edilmiştir.


Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2751 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 646
TASAM Asya 98 1102
TASAM Avrupa 22 645
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 291
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1393 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 294
TASAM Orta Doğu 23 614
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 188
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1297 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 782
TASAM Türk Dünyası 20 515
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2047 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
TASAM Türkiye 82 2047

Yaşanabilir bir vatan ya da devlet olabilmek için öncelikle her şey insan için olmalıdır. Yani devleti yaşat gerisi önemli değil, olmamalı. Şeyh Edebali’nin dediği gibi “insanı yaşat ki devlet yaşasın.“ ;

Türkiye’de ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde büyük çaplı projelerin gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak, mevcut finansman yetersizliğini en etkin şekilde ortadan kaldıracak bir finansman metodu bankacılık sistemine entegre edilmeye çalışılabilir. Bu çerçevede “Proje Bankacılığı” adı altında ...;

Mevcut küresel düzen parçalanma eğilimi gösteren bir momentumun eşliğinde yeni bir dünya düzenine doğru dönüşüme başladı. Büyük güç rekabetinin öne çıktığı bu yeni normalde asıl muharebenin ekonomik cephede gerçekleşeceği söylenebilir.;

İki liderin görüşmesinde, Moskova'nın azalan silah ve mühimmat stokunu yenilemek için Kuzey Kore'den malzeme temini konusunda bir görüşme yapılıp yapılmadığı belirsizliği yer almaktadır. ;

Doğa ne kadar dakik! Hiç sektirmiyor. Evet, olağanüstü kuraklıklar, seller, yanardağ patlamaları, deprem veya yangınlar var. Ama bunların şiddeti artsa bile çoğu kez zamanlama açısından bir belirlilik var. ;

Çin, son yıllarda iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi işbirliklerinin artmasıyla birlikte Türkiye'ye açılıyor. Bunun nedeni, Türkiye'nin stratejik konumu, büyüyen ekonomisi ve ticari ortaklarını çeşitlendirme isteği gibi bir dizi faktördür. Çin, Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu'ya açılan bir kapı ...;

Türkiye - AB ilişkilerinin tarihsel sürecine baktığımızda temel olarak Politika, Kimlik, Ekonomi, Güvenlik, Enerji ve Göç bağlamında ele alındığını söyleyebiliriz. 1963 yılında Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılmasıyla başlayan süreç, 1987 yılında tam üyelik başvurusuna ve 1999 yılında n...;

Hepimizin bildiği tek ev olan Dünya’ya artık sığmadığımız günlerdeyiz. Fakat artan insan nüfusu ve dolayısıyla azalan kaynaklar tek sebep değil. Merak, keşfetme tutkusu ve bilinmeze yol alma güdüsü evrende yeni evler bulma arzusunu harekete geçiriyor.;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...