Spor ve Kamu Diplomasisi

Haber

Doğuluların “Siz Batılısınız!”, Batılıların ise “Siz Doğulusunuz!” diyerek bizi ve ülkemizi dışladıkları o suni dönemler geride kaldı. Artık Doğululardan “Siz Doğulusunuz!” ve Batılılardan ise “Siz Batılısınız!” cümlelerini duymaya ve buna alışmaya başladık....

Doğuluların “Siz Batılısınız!“, Batılıların ise “Siz Doğulusunuz!“ diyerek bizi ve ülkemizi dışladıkları o suni dönemler geride kaldı. Artık Doğululardan “Siz Doğulusunuz!“ ve Batılılardan ise “Siz Batılısınız!“ cümlelerini duymaya ve buna alışmaya başladık.

En sonunda söylenmesi gerekeni en başta söyleyelim; Türkiye aidiyet bakımından; Doğunun, Batının, Kuzeyin ve Güneyin ülkesidir. Her dört yöndeki mevcut toplumlar ve insanlar Türkiye’ye bir şeyler vermiş ve bu topraklardan mutlaka kendi hanelerine en azından kültürel de olsa bir şeyler almışlardır.

İspanyol basınında 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda namağlup unvanını koruyarak Fransa’yı yenen A Milli Basketbol Takımı’nı "favori" gösteren güzel bir haber vardı. (AS Gazetesi)

O bir favori“ başlıklı haberi ilginç bulduğum için olduğu gibi alıntılıyorum;

Türkiye, ülkesi, kültürü ve basketbol karışımıyla her şeye sahip. Basketbol oynarken bazen Yunanlılara, bazen Balkanlılara, bazen Ruslara benziyorlar, aniden Asyalılar gibi dengeli olabiliyorlar ve Akdenizliler gibi tepki gösterip, düşünebiliyorlar. Sonunda bir bütün olabilmek için kaynaklarının farklılığını kullanabiliyorlar. Gerisini de tecrübeli antrenör Tanjevic(Tanyeviç) hallediyor".

Bu kısacık haber-analiz sadece Türk Milli takımının değil, Türkiye’nin de dinamik ve çok yönlü yapısını gerçekçi olarak analiz ediyor.

A Milli Basketbol Takımımızın kaptanı Hidayet Türkoğlu ve Semih Erden Boşnak kökenlidir. Bosna-Hersek ve ülkemiz arasındaki dostluğun, et ve tırnak vaziyetini izah etmeme gerek yok sanırım.

Ersan İlyasova ise Özbekistan’ın Buhara kentinde doğmuş bir Kırım Tatarıdır. Özbekistan’a sürgüne gönderilmiş Kırımlı bir ailenin çocuğudur. Babası Enver İlyasov ve annesi İraliye İlyasova, uygulanan Kırım’a dönüş yasaklarının kalkmasından sonra tekrar Kırım’a dönmüşlerdir.

Ersan’ın babasının “Enver“ olan adı dikkatinizi çekip size bir şeyler çağrıştırdı mı? Özbekistan, Buhara, Kırım, Tatar ve Enver. Sanki çok uzun zaman önce yaşanmış tarihî bir olay anlatılıyormuş gibi geldi değil mi? Halbuki bunlar tarihin olduğu kadar günümüzün de gerçekleri.

Ersan’ın attığı üçlükler dışında Tatarların Türkiye’ye katkısını soranlara; İsmail Gaspıralı’dan Yusuf Akçura’ya, Zeki Velidi Togan’dan Sadri Maksudi Arsal’a, Mirseyit Sultangaliyef’den, Abdullah Tukay’a kadar bir çok isim saymak isterim. Yetmedi ise Halil İnalcık, İlber Ortaylı ve Nadir Devlet derim.

Hadi hızımı alamayıp iki küçük anekdot aktarayım. Birincisi; 1905 yılında Rusya Müslümanlarını temsilen Sadri Maksudi Arsal Rusya Meclisi Duma’ya seçilir, kısa bir süre içinde Rus siyasetinde sivrilir. Mecliste Osmanlı’ya karşı Rus siyasetinin görüşüldüğü bir oturumda “Boğazlara dokunursanız karşınızda Çarlık Rusya’sındaki bütün Müslümanları bulursunuz“ der...

İkincisi; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Japonya’da inşa ettiği camiyi duymuşsunuzdur. Başkent’in tek camisi olan Tokyo Türk Diyanet Camii’nin yapımı Türkiye’den. Peki bilin bakalım arsası kimlerden?

A Milli Basketbol Takımı’nın Antrenörü Bogdan Tanyeviç ise Karadağ asıllı bir Sırp’tır. Sırp deyince Türk insanının kalbine hemen bir soğukluk geldiğini biliyorum. Bunu besleyen en temel olay da Bosna’da, özellikle kendilerine “Çetnik“ adını veren faşist Sırp çetelerin yaptığı “çağdaş“ soykırımdır.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM’ın 2008’den beri gerçekleştirdiği Balkan Kongreleri’nde Sırbistan Belgrad Büyükelçimiz Süha Umar’ın anlattıkları Türk toplumunun kafasındaki Sırp ve Sırbistan imajını yıkacak cinsten; (Bu arada Belgrad’ın eski Yugoslavya’nın, şimdiki Sırbistan’ın Başkenti olduğunu, İstanbul’da da aynı adı taşıyan bir ormanın varlığını bir anekdot olarak belirtelim); Mesela Osmanlı’nın Fetret Devri’ne yol açan, Sultan Beyazıt ile Timur arasında yapılan Ankara Savaşı’nda eski Anadolu beyliklerine bağlı askerler taraf değiştirerek Timur’un saflarına katılırken, 20.000 Sırp ise savaşın sonuna kadar Osmanlı Sultanı’nı terk etmemişler.

Süha Bey bize dünyadaki diller arasında en çok Türkçe kelimeyi barındıran dilin Sırpça olduğunu, Sırpçada 9 bin civarında Türkçe kelime bulunurken, 3 bininin günlük hayatta aktif olarak kullanıldığından da bahsetmişti.

2010 yılında TASAM’ın “Balkanlarda Bölgesel İş Birliğinde STK ve Düşünce Kuruluşlarının Rolü“ alt başlığı ile Tekirdağ’da gerçekleştirdiği III. ULUSLARARASI BALKAN KONGRESİ’ne Sırbistan’dan katılım, önceki yıllara göre daha fazla olmuştu. 2008 ve 2009 yıllarında gerçekleştirilen kongrelere ise Sırbistan’dan neredeyse katılımcı bulunamıyordu.

Türkiye, Sırbistan ve Bosna Hersek arasında “Balkanları bir çatışma ve gerilim alanı ve zihinlerdeki imajı açısından ülkelerin, toplulukların birbirlerine ön yargıyla baktıkları bir coğrafya olmaktan çıkarmak“ amacına matuf olarak Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun girişimiyle bir süreç başlatılmıştı. Beş ayda beş kez bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Sven Alkalaj ve Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç, toplantılardan Bosna Hersek ve Sırbistan arasında karşılıklı büyükelçilerin atanması gibi somut neticelerle çıktılar. Bu bakımdan Dışişleri Bakanı’nın maçları tribünden seyretmesi kendi içerisinde başka bir anlam ve önem de taşıyor.

Tekrar Sırp Antrenör Bogdan Tanyeviç’e dönelim. İtalya’da koçluk yaptığı dönemlerde Boşnak katliamı yaşanmaktadır. Tanyeviç Bosna Hersek’te takım çalıştırdığı yıllardaki eski talebelerine ve savaştan kaçan birçok insana evinin kapılarını açar. Karadağlı çalıştırıcı, topraklarını terk edip Avrupa ülkelerine kaçmak zorunda kalan birçok Boşnak’a maddi, manevi yardımlarda bulunur.

Nasıl Türk asıllı Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’nda oynaması bizim dikkatimizi onun oynadığı maçlara daha fazla yönlendiriyorsa Türk Milli Takımı’nda da Hidayet Türkoğlu ve Semih Erden’in oynaması Boşnakların bizim Milli Takımımızı sahiplenmelerini sağlıyor. Nitekim Sırbistan galibiyeti sonrası Boşnaklar kutlama için sokaklara dökülmüştü. Keza Tatarların da Ersan İlyasova’dan dolayı takımımızı sahiplendiğini söyleyebiliriz.

Sırpların, antrenörünün bir Sırp olmasından dolayı, Sırbistan Basketbol Milli Takımı’nın rakibi de olan A Milli Basketbol Takımımızı sahiplendiklerini söyleyemeyiz. Hatta Türkiye ile yaptıkları maçta takımımıza attıkları üçlüklerden sonra bazı Sırp oyuncularının ırkçı “Çetnik“ işareti/selamı yaptıklarını bile gördük. Sonuçta Sırp takımı Türkiye’ye karşı oynadığı maçı kaybetti. Maç sonrası Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç’in her iki takım soyunma odalarını ziyareti önemli idi.

Milletler arasında “tanışıklığın barışıklığı beslediği" tezinden hareketle Ankara, İstanbul, İzmir ve Kayseri’de yapılan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası sayesinde Sırpların, pek de tanımadıkları Türkleri ve Türkiye’yi bir nebze de olsa tanıma fırsatı yakaladıklarını söyleyebiliriz.

Şampiyonada Türkiye, Amerika’nın ardından ikinci olurken Sırbistan Litvanya’nın ardından dördüncü oldu.

Sporun, ulusları etkileme ve dünya çapında gündem oluşturma gücü bakımından “Kamu Diplomasisi“ndeki yerinin altı artık kalınca çizilmeli.

Kamu Diplomasisi’ni ilk kez 1965 yılında gündeme getiren Amerikalı Edmund Gullion kavramı “uluslararası ilişkilerin geleneksel diplomasi dışındaki alanlarını kapsamaktadır: hükümetler tarafından yabancı ülkelerde kamuoyu sağlanması, özel kuruluşlarının diğer ülkeninkilerle etkileşimde bulunması, dış ilişkilerin aktarımı ve bunun politika üzerindeki etkisi, diplomatlar ve yabancı meslektaşları arasında iletişim sağlanması ve kültürler arası iletişim süreci gibi...“ diyerek açıklıyor.

60’lı yıllardan günümüze teknoloji sayesinde yaşanan iletişimdeki muazzam gelişmeler bireylerin ve toplumların sosyal yaşam tarzlarını o yıllarla kıyaslanamayacak kadar değiştirdi. Yaşanan bu değişim “Kamu Diplomasisi“nin anlam ve kapsamını genişlettiği gibi dünyadaki diplomasi anlayışına da olumlu yansıdı. Günümüzde spor, “yumuşak güç“ olarak da adlandırılan “Kamu Diplomasisi“nin bir unsuru olarak barışa muazzam katkı sağlıyor.

İspanyol AS Gazetesi’nin haberinde ülkemiz Basketbol Milli Takımı kastedilerek yazılan “bir bütün olabilmek için kaynaklarının farklılığını kullanabiliyorlar“ cümlesi ülkemiz için de geçerli.

Yeter ki içimizdeki farklılıklara ilişkin daha çok pozitif enformasyonu, öyküsüyle birlikte topluma iletelim. Ne kadar farklı noktalarda olursak olalım, “12 + 1(Tanyeviç) Dev Adam“dan oluşan A Milli Basketbol Takımımızın 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’ndaki ortak hedefi gibi, baktığımız ufku bir birine ne kadar çok yaklaştırabilirsek farklılıklarımızla o kadar çok başarının altına imza atabiliriz.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2712 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1079
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2043 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2043

Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir. ;

İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İ...;

Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var. ;

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanla...;

İçinde bulunduğumuz çağda, teknolojinin gelişmesi neredeyse her alanda daha önce görülmemiş değişikliklere ve gelişmelere yol açmıştır. Denizcilik faaliyetleri de teknolojik gelişmelerden etkilenmektedir. Otonom gemilerin geliştirilmesiyle birlikte kullanımına yönelik test aşamaları hızlanmaktadır.;

Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21. yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik ...;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...