Syriza bugüne kadar ekonomik krizi daraltıcı önlemlerle aşmaya çalışan tasarruf tedbirlerini tam tersine çevireceğini ilan ederek geniş halk yığınları nezdinde popülerleşti. Tasarruf tedbirleri 2008 dünya küresel krizinin Yunanistan’da ortaya çıkan kötü sonuçlarını tedavi etmek amacıyla uygulanmaya başlanmıştı. Bu süreç troika denen AB, Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve IMF gözetiminde uygulanıyordu. Daralan ekonominin sorunlarını çözmek için daha da daraltılmasını savunan bir uygulamaydı bu. Ancak bu tedbirler, ne bir çözüm üretti ne de yaşanan zorlukları hafifletti. Tam tersine işsizlik ortalamada yüzde 26 (gençler arasında yüzde altmış) seviyesine çıktı, halkın yaşam standardı yüzde otuz geriledi, sanayi üretimi yüzde otuz altı düştü, emeklilik yaşı yükseltildi, vs. İktisat teorisinde, krizlere neden olan mali ve üretici sermaye kesimlerini kayırma ekseni dışında pek fazla dayanak bulamayan bu uygulamanın sorunlara çözüm getiremeyeceğini bilmek için kahin olmaya da gerek yoktu. Syriza bu akıldışı uygulamayı bitireceğini ilan etti. İlk başta inandırıcı bulunamayan yaklaşımı hayatın gerçeklerinin tasarruf tedbirleri etrafında Yunan halkını ciddi şekilde sınamaya başlamasıyla, inandırıcılık kazandı.
Peki, bundan sonra kısa dönemde ne olacak?
İlk olarak yeni kurulan Yunan hükümeti’nin troika ile borçlarının yeniden gözden geçirilmesi mücadelesi gündeme gelecek. Bugün 370 milyar avro’ya ($427 milyar) yani GSMH’nın % 175’ine ulaşmış olan borçlar beş sene önce GSMH’nın % 130 ’u kadardı. Bu artış bir yandan son beş senedir uygulanan “tasarruf tedbirlerinin“ ne kadar başarılı olduğunun da göstergesi. Öte yandan, Yunan ekonomisi’nin 2014’de pozitif büyüme oranını yakalamış, cari denge ve bütçe fazlası vermiş olduğunu da hatırlatalım. Yani, halkın sırtına bindirilen yükün sağladığı bir konjonktürel “iyileşmedir“ bahsi geçen. Bunun Syriza’nın ekonomi idaresini kolaylaştırıcı bir etmen olacağını belirterek devam edelim.
Bu yüzden, Syriza ile troika’nın karşı karşıya geleceği çok fazla bir konu yok. Syriza borçları yeniden gözden geçirmek istediklerini, avro’dan çıkmayacaklarını ve bütçe açıkları konusunu görüşmeye hazır olduklarını bildirdi. Yunanistan borçlarını ödemeye devam edecek ama kendisi için daha uygun olan koşullarda bunu yapmaya çalışacak, troika ile bu müzakere edilecek.
Son birkaç seneyi hızlıca gözden geçirdiğimizde alacaklılarının Yunanistan’a zaten bir takım kolaylıklar sağladığını görürüz. Bunların başında faiz indirimleri ve geri ödeme sürelerinin uzatılması gelir. Ayrıca borçtan elde edilecek pozitif getirilerin tekrar Yunanistan’a verilmesini de ekleyelim. Ortalama olarak hesap edilirse Yunanistan’ın borçları 16,5 sene. Bu Yunanistan’ın, ortalama borç süreleri çok daha uzun olan İtalya, Portekiz ve İrlanda’ya göre daha iyi durumda olduğunu gösteriyor. Borç süresinin on sene kadar uzatılmasının 2015’de GSMH’nın yüzde 4.5 kadar rahatlama getireceği düşünülüyor. On yılda bu GSMH’nın % 17’si kadar bir miktar rahatlama sağlar ki bu da 31.7 milyar avro civarında bir miktara tekabül edecektir. Borcun geri ödeme süresinin uzatılmasında bildiğimiz kadarıyla kimse sakınca görmüyor. Yani uygulanabilir bir borç geri ödeme planı sağlayabilir ödeme süresinin ileriye doğru yayılmsı. Ancak unutulmamalı ki, bu Yunanistan’ın hemen harcayabileceği hazır bir para anlamına gelmiyor. Sadece senelik temelde geri ödeme miktarlarının azaltılabileceği bir durumdan bahsediyoruz ki bu da Syriza’nın seçim vaadleriyle çelişkili bir durum yaratmayacaktır. Faiz hadlerinde bir indirim yapılmasının ise kısa dönemde Yunanistan’ı, sosyal güvenlik sistemini yeniden inşa etmeye fırsat verecek rahatlamayı sağlayacağını söyleyebiliriz.
Diğer yandan ise en kısa vadede alınması gereken birtakım tedbirler var. AMB ve başta Almanya, Avrupa Birliği Yunanistan’ın iflas etmemesi için daha fazla yardıma ihtiyacı olduğunun bilincindeler. Bu borçlar açıklanan miktar genişlemesi koşullarına göre ağır şartlar altında AMB’den sağlanabilir. 12 Şubat’da AB zirvesinde Yunanistan’ın önümüzdeki dönemde ne yapacağının sinyalleri verilecek. Bu noktada Yunanistan’ın avro’dan ve AB’den çıkmayacağı garanti altına alınacak ve belli bir süre daha borçlanarak devam etmesi gerekliliği üzerinde bir uzlaşı sağlanacak. Ayrıca bağımsız bir mali genişleme konusunda Syriza’nın eli rahatlatılacak.
Yunanistan’a uygulanan kurtarma paketi 28 Şubat’da sona erecek. Şayet Yunanistan borçlarını ödemeyeceğini açıklarsa, kısa sürede kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalacak. Bu da son derece büyük güçlükler çıkaracak yeni hükümetin karşısına. Halen hazırda troika’nın dayattığı kurtarma paketiyle devam etmeyeceğini açıklarsa oradan gelecek olan 7 milyar avro Yunanistan’a verilmeyecek. Yunanistan’ın iflası anlamına gelecek bu gelişme AB’yi ciddi şekilde sarsarak, Para Birliğinin sonunu getirebilir. Sonuçlarının ciddiyeti yüzünden, toplumsal yeniden toparlanmanın bağlandığı ilk başta ihtiyaç duyulan 11 milyar avro civarında olduğu tahmin edilen bir harcamaya feda edilemeyecek kadar önemli olan böylesi bir gelişmeye izin verilmeyeceğini söyleyebiliriz. Yunanistan yeni koşullarla, yeni bir borç paketini AMB’nin miktar genişlemesi paketinden farklı bir düzlemde garanti altına alacak.
Bunun da 2015 yılında seçimlere gidecek İspanya’da etkisi büyük olacak. Orada, Syriza’nın İspanyol versiyonu olan ve İspanyol halkına belli bir rahatlama sağlayacak olan Podemos’a ciddi bir kaldıraç sağlayacak. Bu da Syriza’nın Yunanistan’da iktidara gelmesinin tetikleyeceği “dipten gelen dalga“ temelinde gelişen siyasi savrulmaların ve alternatif arayışların yaşanacağı bir dönemi başlatacak. Herkesin ‘kendisinden bir parça bulduğu’, Syriza iktidarının kısa vadede bundan daha başka bir anlamı şimdilik yok.