Angola'nın Lobito Limanı'ndan başlayıp Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Zambiya'ya uzanan demir yolu hattını kapsayan Lobito Koridoru Projesi, başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin Afrika’daki stratejik varlığını yeniden tanımlama aracı olarak görülüyor.
Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu’nun dokuzuncusu, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü tarafından “Ticaret Koridorları Güvenliği ve Türkiye” ana teması ile küresel ölçekte katılımla 27-28 Kasım 2025 tarihinde Wishmore Hotel İstanbul’da düzenlenecek. Katılımcılara sertifika ve konferans kitabı verilecek.
Nadir toprak elementleri (NTE), telefonlardan elektrikli araçlara, rüzgar türbinlerinden F-35 savaş uçaklarına kadar yüksek teknolojinin vazgeçilmez hammaddeleri. “Nadir” ifadesi yerkabuğundaki azlıktan değil, çıkarma ve rafine etmenin zorluğundan kaynaklanıyor. Savunma sanayii bu metallere yoğun biçimde bağımlı.
Yeniden Asya Güvenlik Forumu’nun ikincisi, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü tarafından “Güvenlik ve İstihbarat Entegrasyon Modelleri” ana teması ile küresel ölçekte katılımla 27-28 Kasım 2025 tarihinde Wishmore Hotel İstanbul’da düzenlenecek.
İstanbul Siber-Güvenlik Forumu’nun dördüncüsü, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü tarafından “Yapay Zekâ, Kuantum Devrimi ve Siber-Türkiye” ana teması ile küresel ölçekte katılımla 27-28 Kasım 2025 tarihinde Wishmore Hotel İstanbul’da düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kapsamında eş-etkinlik olarak icra edilecek Forum’a yurt içi ve dışından çok sayıda duayen ve uzman isim katılırken, katılımcılara sertifika ve konferans kitabı verilecek.
TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü’nce “Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi“ başlığı altında bu yıl 27-28 Kasım’da Wish More Hotel Istanbul’da düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları genel istek üzerine devam ediyor. Küresel bir “okul“ ve uluslararası “pazar“ imkanları ile Konferans katılımcılarına sertifika ve konferans kitabı verilirken yurt içi ve dışından çok sayıda duayen ve uzman isim yer alacak.
Mevcut konjonktürde güç politikalarının küresel düzeni sarsacak seviyede sertleşerek devam edeceğine dair emareler artarken önümüzdeki yılların daha sıcak geçeceği anlaşılıyor. Bu şartlar altında küresel güç parametrelerindeki değişim dikkate alındığında kısa dönemde küresel düzenin kabuk değiştirmeye doğru evirileceğini iddia etmek mümkün görünüyor.
Uluslararası siyasetin son dönemine damga vuran dinamiklerden birisi de Çin ve Rusya’nın derinleşen stratejik ortaklığı olarak öne çıkıyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile artan gerilim ve yoğunlaşan askerî ilişkiler “yeni bir eksen” ihtimalini güçlendiriyor. Nitekim kısa süre önce Rusya ve Çin ortaklığında Japon Denizi'nde gerçekleştirilen askerî tatbikat (Joint Sea-2025) iki ülkenin iş birliğine verilebilecek en güncel örnekler arasına girdi.
Deniz yetki alanlarımız içerisinde önemli bir yer tutan Ege Denizi ve Akdeniz, jeopolitik konumları, içerdikleri enerji kaynakları, sahip oldukları limanlar ve Karadeniz’e de açılan bir kapı olmaları sebebiyle dünyanın geçmişten günümüze önemli su yollarının başında gelmektedirler. Mevcut bu konumları nedeniyle de tarihsel süreç içerisinde çıkar çatışmalarının ve savaşların odak noktası olmuşlardır.
Yapay zekâ, ekonomileri, yönetişimi ve günlük yaşamı kökten dönüştürmektedir. Ancak demokratikleşme, sadece teknolojinin uygulanmasından ibaret değildir—her vatandaşın, her dilde ve her toplulukta güçlendirilmesini gerektirir. Bu noktada erişim imkânı olanlarla olmayanlar arasındaki fark, yalnızca adalet değil, aynı zamanda teknoloji-feodalizmini önleme meselesidir.
İklim değişikliği; deniz seviyelerinin ve sıcaklıkların yükselmesiyle birlikte, güvenlik politikalarının temelini oluşturan stratejik çerçevelerin ve varsayımların yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Bu dönüşüm, karar alıcılar için kaynakların, kurumların ve teknolojilerin önemini artıracak yeni bir çerçeve oluşturuyor.
2014 yılında “ABD İstihbaratı” başlıklı kitabımı bitirdiğimde, Amerikan istihbarat
toplumu (17 istihbarat teşkilatı) ile ilgili son resmi veren bir nokta koymuştum. Eserin ilk
yayının üzerinden on yıl geçti ve geçen sürede neler olup bittiğine bakmak için aslında doğru
bir zamanda değiliz.
Doğu Akdeniz artık yalnızca jeopolitik gerginlik noktası değil, küresel enerji savaş alanı. Libya’nın tartışmaya açık sularından İsrail’in altyapı yarışına ve Suriye’nin kullanılmamış rezervlerine kadar, bölge doğalgazın geleceği üzerinde kontrol sağlamak için karmaşık bir mücadeleye sahne oluyor.
Çin, ulusal savunma harcamalarını hızla artırarak, askerî yeteneklerini niceliksel ve niteliksel olarak kapsamlı ve hızlı bir şekilde geliştiriyor ve Senkaku Adaları çevresi de dahil olmak üzere Doğu Çin Denizi ve Pasifik’teki faaliyetlerini yoğunlaştırıyor.
İlk filozoflar “Evrenin kaynağı ne?”, “İnsanın rolü ne?” gibi sorularla uğraştılar. Bu
soruların cevabını bulmak hala insanlığın misyonu ve sanırım artık bir cevaba yaklaşıyoruz.
Akıl sahibi insanların binlerce yıldır bilgiyi aktararak bugün ulaştığı noktayı ve ulaşacağı nihai sonucu öngörmek bu makalenin konusu.
RAND tarafından yayınlanan "Yapay Genel Zekâ Yarışında Jeopolitik İstikrarsızlık Risklerine
Dikkat Etmek" başlıklı raporun tespitlerine yakından bakalım.
Rapor, yapay genel zekanın (YGZ) küresel istikrarsızlığa yol açabilecek jeopolitik etkilerine karşı uyarıyor.
ABD ile Çin arasında "ilk geliştiren her şeyi kazanır" tipi bir rekabet, savaş riskini dahi içeren bir güvenlik krizine evrilebilir.
Yaşanan olaylar küresel anlamda deniz ticaretinde ithalat ve ihracatta dengelerin değişmesine, yapısal değişikliklere, navlun ve sigorta pazarlarına, denizde rotaların yeniden belirlenmesine, tedarik zincirine, denizcilik ekonomisine, denizde ticari ve insani güvenliğe etki etmektedir. Yaşanan olayların deniz ticaretine yönelik etkilerinin bilinmesi ve tartışılarak öngörülerde bulunulması önem arz etmektedir.
Yapay zekâ (YZ) hakkında konuşmak artık sadece teknolojiyle ilgili bir konu değil. Son zamanlarda YZ güvenliği, iş gücündeki dönüşüm, eğitim sistemi ve hatta kişisel anlam arayışı bağlamında düşünürken, kendimi bir tür çağ eşiğinde hissediyorum. Daron Acemoğlu’nun da bulunduğu LSE Festival’de takip edebildiğim iki panel ve Geoffrey Hinton’ın derinlikli röportajı, bana bu dönüşümün aslında ne kadar köklü ve kaçınılmaz olduğunu hatırlattı.
Çin, her 8 günde bir J-20 hayalet savaş uçağı üretiyor. 2025 itibarıyla yıllık üretim kapasitesi 200 adede ulaştı. ABD'nin F-35 üretiminin yılda ortalama 140 adet olduğu hesaba katılırsa Çin arayı kapatmaktan ziyade
öne mi geçiyor?
Haziran 2025’te Lahey’de yapılan NATO Zirvesi, yalnızca ittifakın 75. yıl dönümünü değil, aynı zamanda tarihinde belki de en iddialı hedeflerden birinin kabul edildiği bir dönüm noktasını simgeliyor: NATO üyeleri, savunma harcamalarını kademeli olarak %5 GSYİH düzeyine çıkarmayı taahhüt etti.
Günümüzün giderek çok kutuplu hale gelen küresel düzeninde, blokların (çoğunlukla Batılı ve Batı dışı) ve ideolojik gruplaşmaların yeni isimler altında ortaya çıktığı bir ortamda, Hindistan çok kutuplu bir dış politika izleme konusundaki bilinçli tutumuyla öne çıkıyor. Bu durum, Hindistan'ın görünüşte birbirinden farklı iki platformla aktif olarak etkileşimde bulunmasında en belirgin şekilde görülmektedir: Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) ve BRICS…
TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü’nce “Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi” başlığı altında bu yıl 27-28 Kasım’da Wish More Hotel Istanbul’da düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları, katılmak isteyip tarihi kaçıranların ısrarı ile kısa süreliğine tekrar açıldı.
Bu çalışma, "Türklerden neden filozof çıkmıyor?" başlığı altında filozof ve felsefenin doğasını, bu kavramların tarihsel ve modern tanımlarını karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele almaktadır. Çalışma, filozofun yalnızca bilgiye ulaşan değil, aynı zamanda yaşamın anlamını arayan ve bu anlam doğrultusunda yaşam biçimini şekillendiren bir birey olduğunu vurgulamaktadır.
Bugünlerde Dünyanın en büyük donanmaları sadece İsrail’e yardım için değil, Doğu Akdeniz’deki çıkarları için buradadır. Çin’in ise Batı’ya ulaşması için Doğu Akdeniz hayati bir meseledir.
Yapay zekâ (YZ), endüstrileri ve güç dinamiklerini yeniden şekillendiriyor. Ancak, sınır ötesi YZ (frontier AI) yeteneklerine sahip olmayan ülkeler geride kalmayacak. Doğru stratejik kaldıraçlarla, orta ölçekli güçlerin demografik potansiyeli, düzenleyici kapasitesi ve diplomatik çevikliği, kuralları kendileri koymasa bile küresel yönetişimi önemli ölçüde etkileyebilir.