Means Becoming AIM-IN-ITSELF? a Virilioan Problematization of the Armed Drones

Article

In contemporary armed conflicts, science and technology increasingly plays a determining role and decisively shape outcomes. This techno-scientific discourse has led to development of cutting edge weapon systems, with armed drone as its prime example. ...

Abstract

In contemporary armed conflicts, science and technology increasingly plays a determining role and decisively shape outcomes. This techno-scientific discourse has led to development of cutting edge weapon systems, with armed drone as its prime example. This paper aims to explore the interaction of armed drones with strategy making, culture and politics that has barely begun and calls for a critical awareness to tame emerging pro-armed drone discourse that seems to subjugate political processes and strategic decision-making mechanisms in all over the globe. To achive this, the article critically engages in the debate over the relationship between strategy and technique through the problematization of the drone warfare relying on the conceptions Paul Virilio. Paul Virilio, a reputable French military philosopher yet poorly studied by the Turkish academia, problematizes the relationship of speed, technology and warfare, and thus, provides an effective conceptual tool box for the critical security studies when analyzing the conduct and consequences of the drone warfare.

Keywords: Paul Virilio, drone warfare; military technology, military strategy, armed drones


Özet

Günümüzde yaşanan silahlı çatışmalarda, bilim ve teknoloji gittikçe belirleyici bir rol oynamakta ve bu çatışmaların sonuçlarını büyük ölçüde şekillendirmektedir. Son yıllarda tekno- bilimsel diskur en çok silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) gelişmesine yol açmaktadır. Bu makale, stratejik karar alma mekanizmalarını etkisi altına almış görünen SİHA’lara yönelik eleştirel bir farkındalık oluşturma amacındadır. SİHA konusunda strateji, kültür ve siyaset arasındaki etkileşimi de irdelemeye çalışan çalışma, ünlü Fransız askeri filozof Paul Virilio’nun kavramlarına dayanarak SİHA örnek olayı üzerinden strateji ve teknik arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır. Henüz Türkiye’de hakkında yeterince akademik çalışma bulunmayan Paul Virilio; hız, teknolojive savaş arasındaki ilişkiyi sorgulamaktadır. Bu yüzden, silahlı çatışmalarda giderek amaca dönüştüğü görülen araçlar haline gelen SİHA’ların yarattığı gerçekliği anlamlandırmada ve SİHA tartışmalarına eleştirisel bir katkı sunmada Virilio’nun kavramsallaştırmaları önem kazanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Paul Virilio, Silahlı İHA, askeri teknoloji


If technology is the answer, then what was the question? Introduction

Modern industrial warfare seems to have ended. Science and technology has always played an important role, but in contemporary armed conflicts, they have the potential to decisively shape the outcomes.1 Development of “cutting edge“ weapon platforms with instantaneous communication, real time imaging, all-weather night/day and thermal vision capabilities, armed with precision guided hi-tech weapon systems might have changed the game once and for all. Drone, an unpiloted aircraft that operates autonomously and in an automated mode following a pre-planned mission, is a prominent example of these latest weapons systems. For the first time in human history, the features of eagle sighting in all weather conditions, real time imaging, automated mode of target acquisition, precision guiding and tele-command have been collected in a single system. When its offering of low-cost and low risk solution is accompanied by these extremely lethal capabilities, drone has been claimed as a weapon of choice for military planners and is presented as a “force multiplier“ in future battlefields.2

The emergence of new cutting-edge systems like armed drones seems to have disrupted the hierarchical understanding of the relationship between technology and strategy. Grand strategy is, with Liddell Hart’s words, “the higher strategy which is to coordinate and direct all resources of a nation towards the attainment of the political objectives of war - the goal defined by fundamental policy.“3 On the other hand, military strategy refers to the conduct of warfare with military technique, which includes both the new modes of technology in warfare (means) and the military’s tactical expertise in implementing technology in the battle space (ways). Indeed, in the Clausewitzian tradition, strategists identify military strategy as hierarchically subjugated to grand strategymaking.

Thus, policy determines the character of war, and consequently policy forms the frame in which military strategy is shaped. Military technique, on the other hand, is conceptualized as mere instruments of the military strategy. However, development of the latest hi-tech weapons systems attests to the fact that military technique has begun to determine military strategy rather than the other way round. The overall objective of this paper is to question the extent to which military technique is subjugated to military strategy, and thus to policy with critical conceptual tools and frameworks offered by Paul Virilio. For clarity of the argument, this paper focuses on armed drones, and problematizes their usage to elucidate - in Colin S. Gray’s formulation - whether “the weapons are mere instruments with which war is conducted, or they decide the war.“4


This content is protected by Copyright under the Trademark Certificate. It may be partially quoted, provided that the source is cited, its link is given and the name and title of the editor/author (if any) is mentioned exactly the same. When these conditions are fulfilled, there is no need for additional permission. However, if the content is to be used entirely, it is absolutely necessary to obtain written permission from TASAM.

Areas

Continents ( 5 Fields )
Action
 Contents ( 465 ) Actiivities ( 219 )
Areas
Africa 0 148
Asia 0 234
Europe 0 40
Latin America & Carribean 0 34
North America 0 9
Regions ( 4 Fields )
Action
 Contents ( 176 ) Actiivities ( 53 )
Areas
Balkans 0 93
Middle East 0 61
Black Sea and Caucasus 0 16
Mediterranean 0 6
Identity Fields ( 2 Fields )
Action
 Contents ( 176 ) Actiivities ( 74 )
Areas
Islamic World 0 147
Turkish World 0 29
Turkey ( 1 Fields )
Action
 Contents ( 221 ) Actiivities ( 59 )
Areas
Turkey 0 221

Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var. ;

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanla...;

Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor. ;

Dünyadaki en güçlü ve etkili istihbarat servisleri açısından merak edilen en önemli konuların başında, Çin’in Afrika’daki askeri ve siyasi stratejik planları gelmektedir. Afrika madenleri ve enerji yatakları Çin’in bu kıtaya yönelmesinde temel etkendir. ;

İçinde bulunduğumuz çağda, teknolojinin gelişmesi neredeyse her alanda daha önce görülmemiş değişikliklere ve gelişmelere yol açmıştır. Denizcilik faaliyetleri de teknolojik gelişmelerden etkilenmektedir. Otonom gemilerin geliştirilmesiyle birlikte kullanımına yönelik test aşamaları hızlanmaktadır.;

Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21. yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik ...;

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.