Jeopolitik, oyuncuların ve renklerinin değiştiği, her birinin rolleri değişken olan satranç oyunu gibidir. Bir zamanlar Orta Asya’da İngiliz ajanları Büyük Oyun içinde Doğu Avrupa ve Orta Asya’da yerli halkları Rusya’ya karşı savaşa ikna ederek, bölgenin hâkimiyetini ele geçirmek istemişti. Bu oyun daha sonra Avrupa ve Ortadoğu’ya kaydı. Ama Büyük Oyun devam ediyor.
Sovyetler Birliği dönemi sonrasında Orta Asya (Türkistan), geleneksel olarak Rusya’nın jeopolitik yörüngesinde kaldı. Büyük stratejik önemi olan bölge, Asya ve Avrupa arasındaki ticareti kolaylaştıran anahtar bir role sahip olmanın yanında zengin enerji kaynakları ile dikkat çekiyor. Yakın zamana kadar ABD için Orta Asya küresel jeopolitikte en öncelikli bölge değildi ama sürekli dikkat edilmesi gereken bir coğrafyaydı.
30 Ağustos Zaferi’ni kutladığımız bugün Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın askeri bölümünü zaferle tamamlaması bakımından hayati bir dönüm noktasıdır. Bu savaşla birlikte emperyalist Batılı ülkelere karşı ülke düşmandan temizlenmiş ve Lozan’a giden yolda gerekli olan askeri başarı sağlanmıştır. Siyasi zafer olarak ise tabii ki önce Atatürk’ün ulus-devlet olarak Cumhuriyet rejimini ilan edişini ve sonrasında yeni devletin uluslararası alanda kabulünü gösteren Lozan Anlaşması’nı gösterebiliriz

ABD İstihbaratı 2025

2014 yılında “ABD İstihbaratı” başlıklı kitabımı bitirdiğimde, Amerikan istihbarat toplumu (17 istihbarat teşkilatı) ile ilgili son resmi veren bir nokta koymuştum. Eserin ilk yayının üzerinden on yıl geçti ve geçen sürede neler olup bittiğine bakmak için aslında doğru bir zamanda değiliz.

Kara Kalp (Kozmik Titreşimleri Yakalamak)

İlk filozoflar “Evrenin kaynağı ne?”, “İnsanın rolü ne?” gibi sorularla uğraştılar. Bu soruların cevabını bulmak hala insanlığın misyonu ve sanırım artık bir cevaba yaklaşıyoruz. Akıl sahibi insanların binlerce yıldır bilgiyi aktararak bugün ulaştığı noktayı ve ulaşacağı nihai sonucu öngörmek bu makalenin konusu.

Türklerden Neden Filozof Çıkmıyor?

Bu çalışma, "Türklerden neden filozof çıkmıyor?" başlığı altında filozof ve felsefenin doğasını, bu kavramların tarihsel ve modern tanımlarını karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele almaktadır. Çalışma, filozofun yalnızca bilgiye ulaşan değil, aynı zamanda yaşamın anlamını arayan ve bu anlam doğrultusunda yaşam biçimini şekillendiren bir birey olduğunu vurgulamaktadır.
Her şey, Avrupa gücünün ve Batı ilerlemesinin sembolü olan üç veya dört generalle başladı ve bugün kimse tam sayılarını bilmiyor. Batıdan gelen bu generaller hala İsrail’in Batı planları çerçevesinde askeri senaryolara sokuyorlar. Mossad’ın başındaki David Mircea’da Avrupa’daki dış operasyonlardan sorumluydu ve bu dönemde teknoloji şirketleri ile hedefleme istihbaratı konusunda uzmanlaştı.
İsrail’in bugün sabah İran’a yaptığı saldırılar, Batının savaş anlayışının ve genel olarak istihbarat doktrin ve uygulamalarında gelinen aşamanın son örneğini oluşturuyor. Bunlara Batılı diyoruz çünkü bu çalışmalar başta ABD olmak üzere pek çok NATO ülkesi ve İsrail ile işbirliği içinde geliştirilen ve içinde pek çok askeri/istihbarat teşkilatı ve özel şirketin bulunduğu projelerin ürünü.

Rusya’nın Geleceği

Tarihi olarak büyük güçlerin Rus coğrafyasına kara saldırısı için çıkış bölgesi, Ukrayna’nın batısından Romanya’ya kavis yapan Karpatların kuzeyinde kalan Almanya’nın doğusundaki Kuzey Avrupa Düzlüğü olmuştur. Coğrafi olarak dünyanın en büyük ülkesi olmasına karşın bugünkü Rusya, stratejik derinliğini ve küresel çıkarlarını sağlaması için güvenli sınırlara ve çıkış koridorlarına sahip değildir.
Soğuk Savaş kültürü ile yetişmiş, askeri politika oluşturmak için NATO ve Avrupa Birliği’nin mutfağında çalışmış, BM ve NATO’nun saha operasyonlarında görev almış, uluslararası kurumların kriz yönetimi ve politikalarının gerçek yüzünü iyi bilen biri olarak, son birkaç ayda Trump’la birlikte yaşananlar konusunda oldukça şaşkınım.
Çağımız ısrarla ve neredeyse çaresizce bir dünya düzeni arayışı içindedir. Tarihte tam anlamıyla küresel bir “dünya düzeni” hiç oluşmadı2. Günümüzde düzen olarak kabul edilen sistem, yaklaşık dört yüzyıl önce Batı Avrupa’da, Almanya’nın Westphalia bölgesinde öteki kıtaların çoğu katılmadan gerçekleştirilen bir barış konferansında tasarlandı.

Trump’ın Güç Oyunu

Günümüz dünya düzeninin şekillenmesinde hiçbir ülke ABD kadar belirleyici bir rol oynamamış ve düzene katılımında bu denli ikircikli davranmamıştır. İzlediği yolun insanlığın kaderini şekillendireceğine inanan Amerika, tarihi boyunca dünya düzeninde paradoksal bir rol oynamıştır.
Dünya tarihi oldukça hızlandı. Dünyanın kendi kendini yok edeceği, en azından insan (Homo sapiens) olmanın ya da insanlığın biteceği bir sona doğru hızla gidiyoruz. Karadeliğin kaçamayacağınız girdabındasınız; bu, bir kendi kendini öldürme partisi... İki bin yıldır anlatılan semavi dinlerin sizin gibi konuşan Tanrısı yerine fiziğin tanrısına gidiyoruz.

Kralların Ölümü (Bir Başka Tarih)

İnsan hayatı üç önemli kötülük ile şekillenmiştir: Güç arayışı, aç gözlülük ve kıskançlık. İnsanlar, önce gücün ne olduğunu keşfettiler. Güç, başkalarına kendi istediğini yaptırabilmek, hükmetmek demekti. Güç, insanı yoldan çıkartır; mutlak güç (otoriterlik) ise insanı saptırır. Albert Einstein’ın dediği gibi, tarih boyunca güç daima ahlaken düşük insanları cezbetmiştir.
ABD’nin Suriye’de Mart 2011’de başlattığı iç savaşın geçmişi 1940 ve 1950’lere dayanıyor. CIA, 1940’ların sonunda Suriye hükümetine topraklarında bir ABD şirketine petrol boru hattı inşa etmesini istemiş, reddedilince de Batı düşmanı ve Komünist olmakla suçlamaya başlamıştı. CIA ajanları önce Şam’da bazı askeri liderler ile buluşarak darbe yapmayı denediler . CIA’nın Suriye’deki ilk askeri darbe girişimi Mart 1949’da oldu.

Teknoloji ve İstihbarat

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte modern istihbarat teşkilleri radikal değişimler yaşamaya başladılar. Her şey de önce istihbarat askerlerin işi olmaktan çıktı ve CIA’nın kurulması ile birlikte istihbaratın barışta da ihtiyaç olduğu kabul edilmiş oldu. 1952’de Sherman Kent’in kurduğu analiz birimi ile istihbarat çarkı ortaya çıktı ve istihbarat artık bir bilim alanı oldu. Teknoloji alanındaki gelişmeler ise istihbarat teşkillerinin kültürü ve toplama yöntemlerini etkiledi.
İçinde bulunduğumuz dönem askeri güçler bakımından eski yapıların çöktüğü, kimisi kalıcı kimisi geçici olan yeni yapıların ortaya çıkıp hayatta kalabilmek için yarıştığı bir dönemdir. Yeni teknolojiler; silahların menzilini artırmakta, reaksiyon süresini azaltmakta ve insan kapasitesini aşacak şekilde savaş alanının koşullarını değiştirmektedir.
Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile desteklenecektir.
İnsanlık tarihi, bir anlamda savaş tarihidir. Tarih boyunca insanlar ne zaman değerli bir şey bulsalar onun için savaştılar. Osmanlı 1463’de Bosna-Hersek’i işgal ederek kıtanın tek gümüş kaynağına el koyduğunda; Avrupalılar, para için maden bulmak üzere okyanuslara açıldılar. 1500’lerde yeni dünyada buldukları altın ve gümüş için, 1800’lerin sonuna doğru da Afrika altını ve elması için yarıştılar.